Özel Bölüm 7

359 47 46
                                    

Çocuk koltuğuna güzelce yerleştiriyorum Peri'yi, buradan rahat görünse de bizim huysuz prensesi memnun etmenin kolay olmadığını bildiğim için sormadan emin olamıyorum. Kime çektiyse?

"Rahat mısın bebeğim? Gidebilir miyiz?"

Küçük dudaklarını büzüp üzerindeki kemerlere, koltuğuna bakıyor; el mahkummuş gibi konuşuyor.

"Hı hı... Cici cici ditcez di mi Hazal'cığım?"

Isıracağım şimdi, serseri ya! "Evet anneciğim, cici cici gideceğiz. Öne geçiyorum ben şimdi, müziği de açacağım güzel kızım için."

Ellerini havaya kaldırıp müziksiz oynamaya başlıyor son delim, dayanamayıp önce sol sonra sağ yanağından hakkımı alıyorum. Analık hakkı bu kadar işte. Ben de hafifçe gerdan kırarak eşlik ediyorum kızıma. Küçük dişlerini göstererek gülümseyince konforundan iyice emin olup yerime geçiyorum. Hanımefendinin müziğini ve doktorunun konumunu ayarlayıp yola çıkıyoruz. Evet, bininciye de gitsem konumsuz gidemiyorum. Başka soru?

Şarkının başlamasına müsaade etmeden önden giriş yapıyor Peri Hanım, "Ay! Cici tız, cicili picili diyince! Bi' şey mi oldu?"

Öyle kendinden emin bağırıyor ki görse Çelik durup kendinden şüphelenirdi. Kahkahamı tutamıyorum ve ben de eşlik etmeye başlıyorum.

"Tutmadım hesabını, saçma soruları, kaç oldu, tutmadım ki... Bir düşündüm de şöyle, öpmeyeliii gönlünden biriniiii, inan ki çok olduuu."

Arka fonda sürekli aynı şarkı çaldığı için ben bir süre sonra sıkılıyorum ve eşlik etmeyi bırakıyorum, aslında küçük keçim de sıkılıyor ve şarkıya ilgisi dağılıyor ama toz konduramıyor kararlarına. Şimdiden.

Sonrası Peri'nin bütün şaklabanlıklarına, annee baklarına beklediği tepkileri vermemle geçiyor. Hepsini şımarttık ama bu kızı bambaşka. Gülümseyerek başımı iki yana sallıyorum, sol taraftan üzerime üzerime gelen arabalar beni ezelden beri tedirgin etse de tüm iç ve dış unsurlara rağmen şeridimi koruyorum. Gör burayı Emre Aymaz, öğrettiğin gibi.

"Hazal deldiii!" diyerek kemerini çözmeye çalışan deliyi durdurmak için dönmemle arabanın sağ tarafından duyulan ses bir oluyor. Daha cümlem kurumadı. Hemen frene asılsam da çok geç, olan oldu. Neredeyse bir milisaniyede.

Önce panikle kızıma bakıyorum, bir şey olmaz biliyorum ama işte. Annelik her şeyden büyük bir delilik. "İyi misin güzelim?"

Biraz gözleri büyüse de durumu anlayamıyor, "Geldik." diyor sadece. Haksız sayılmaz neredeyse gelmiştik ama öncesinde tutulacak tutanağımız varmış demek ki. Yandan gelen bağırışla kızımı bırakıp delirmiş gibi cam açmamı söyleyen beyefendiye dönüyorum, evet hatalıyım ama her şeyden önce arabada kızım var benim. Onu güvenceye alana kadar önce anneyim. Bu yüzden o orada istediği kadar deliriyor, ben camı açmayı bırak kapıları kilitlediğimden iyice emim oluyorum. Arabayı parka alıp, emniyet kemerini çözüyorum ve arkaya uzanıp Peri'yi kucağıma çekiyorum.

İki yanağını öpüyorum, "Korkmak yok anneciğim, şimdi abiyle anne biraz konuşacak." Anahtarı ve telefonumu alıp kıpırdatmadığım arabadan iniyorum, beyefendi de inmiş, bu da yetmemiş üzerime yürüyebilmek için hazır pozisyona geçmiş. O da yetmemiş, diğer abilerle dayılar da çekirdekleri hariç tam tekmil bizi bekliyorlar. Seyircisi çok bir şov olacak belli ki.

"Kör müsün be kadın!? Park halindeki arabaya çarpıyorsun. Böylelerine araba da ehliyet de vermeyeceksin, kadın işte!"

Asla kör değilim, ama artık pek üzgün de sayılmam. Laflara bak ya. Durduk yere haksızken haklı yapacak beni adam. Derin bir nefes alıyorum, neyse.

Kuzeninizi Evlendirme Sanatı (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin