Özel Bölüm 2

1.3K 137 92
                                    

"Keşke Emre abim de olsaydı." Bu adam koskoca bölge müdürü oldu da, şu evde bir parça söz sahibi olamadı. Yazıktır be Serap'ım.

"Bırak Allah aşkına sıpa, o karısına sormadan tuvalete gidebiliyor mu acaba?" Şu söyleyene de bakın ya, birinci belli ikinci de aynaya bakmadan atıp tutuyor. İhtiyaç halinde insan sevdiklerine ayna da olabilmeli, olalım o zaman.

"Dedi, Melek annesinde olmasaydı aramızda olamayacak şahıs."

Bana bakıp gözlerini deviren Emir'e ikinci darbe Ferhat Gündüz'den geliyor.

"Allah sonumu size benzetmesin. Amiiin!"

Ellerini de havaya kaldırmış anneannem gibi duaya durunca Nehir ile dayanamayıp gülmeye başlıyoruz. Emir gülmek şöyle dursun, hiç acımadan çocuğun kafasına bir tane patlatıyor.

"Sus la, bekar. Ne biliyorsun da konuşuyorsun? Benzetsin tabi, çok güzel bir şey evlilik. Evlendiğim gün yeniden doğdum resmen, bu kadar mı fark eder?" O öyle değildi de bozmuyorum Emir abimi, öküz falan ama tatlı bir öküz. Hadi yine iyisin, Melek Hanım. Ben içten içe katılırken Nehir duygu ve düşüncelerine ket vuramayıp sesli bir şekilde daldan dala zıplıyor.

"Güzel, güzel. Hiç umulmadık güzel yanları da var üstelik. Çok ilginç mesela şampuanım evlendiğimden beri geç bitiyor, resmen oturduğum yerden kara geçtim."

Ne alaka? "Aa, yok öyle bir şey. Evlilik ve şampuan arasında nasıl bir korelasyon olabilir Allah aşkına bebeğim? Sen bir ara kısa saç kullandın ya, ondandır o."

Gözlerini kocaman açıp kafasını iki yana sallarken asla aksini kabul etmiyor teyzemin evladı.

"Cık, geçen gün fark ettim bunu. Şu an neredeyse belime varıyor saçlarım, ondan olamaz yani. Baya az şampuan alıyorum ben. Teee bekarlık zamanımda, annemlerle yaşarken haftada bir görürdüm kutunun dibini."

"Ali iyi bakmıyor mu kız sana? Hep bir cimrilik hissediyordum ben bu çocukta zaten..."

Fırsatını buldu mu sapmaktan en keyif aldığı Emir'in yolu, yol değil. Ali diye giriyor ama ben ucunu sonunu adım gibi bildiğimden müdahale ediyorum hemen.

"Abi Allah aşkına, çocuk mu oldu bu adam yine? Kabullen artık be, Emir Aymaz."

"Sus kız sen! Bir tane hayırlı taş atmadın zaten."

Dil çıkarıyorum sadece, atmayacağım tabi. Boşuna mı taş sayıyoruz burada?

"Demek sizde olmadı he? Allah, Allah. Marka şişeyi falan büyüttü de ben aşırı romantiklik mi yapıyorum acaba?"

Derken Ferhat'tan ani bir çıkış geliyor,

"Ne şampuanmış kardeşim, bir bitmedi! Sekiz yıldır evlisin, bu mudur yani abla? Evliliğin güzel yanı şampuan masraflarının azalmış olması demek, vaoov! Çok etkileyici. Hemen Mine'ye evlenme teklif edeyim, şampuandan kara geçip arabayı yenilerim belki."

Hem ani hem gereksiz uzun bir çıkış... Çanlar kimin için çalıyor, belli gibi.

"Neyliydi şampuanın balım ya? Değiştirdin sen sanki onu?"

Daha Nehir ağzını bile açamadan yanıt sağ tarafımdan geliyor,

"Sütlü." Bingo! Çöpçü balığı seni, seni dip hırsızı. Değişen bakışlarım karşısında küçülüp ıstakanın arkasına saklanmaya çalışıyor. Ah be balım, keşke. Keşke oraya saklanabilecek, ablasının kuzusu olabilecek kadar küçük olsaydın. Nehir'im ırmağım ise kötülüğün var olmadığı bir dünyada, Kabil henüz katil değil.

Kuzeninizi Evlendirme Sanatı (Tamamlandı)Where stories live. Discover now