Bölüm 4

2.1K 232 111
                                    

İçim parçalanarak konser maddesinin yanına Not Ok'i yazıyorum. Bu parmaklar neler neler yazdı, hiçbiri böyle ağrıma gitmemişti. Tamam biraz abartıyor olabilirim ama günlerden pazartesi saat 07:45. Bilenler bilir, beyaz yakalılar için pazartesi yapılan mübalağaların günahı yoktur.

"Günaydın, yalnız kuş." diyerek önüme kahve bırakıp yerine oturan Alp, listem ile kara kara bakışmamızı bölüyor. Bu kez gayet sakince listeyi kaydedip çıkıyorum. Bazı acı tecrübelerimiz oldu. Normalde Alp'e bir cırlardım, ne o öyle yalnız kuşlar falan diye? İş yerinde samimiyetten çok hoşlanmam, bu konuda da bir miktar acı tecrübelerimiz oldu, ama Ali böyle devam edecekse herkesle amcaoğlu olana kadar yolum var gibi. Hem bunu söylerken şirin şirin göz kırptı, üstüne gelirken bana da kahve almış. Uzatmıyorum,

"Günaydın. Ooo bize de mi kahveler alındı?" Americano olduğunu tahmin ediyorum ve bir yudum alıyorum. Aynen, öyle.

"Eh, yaptık bir güzellik."

"İyi geldi valla, çok teşekkür ederim." Bir yudumu hatta kokusu bile on saniye önceye göre daha iyi hissetmemi sağlıyor. Allah tuttuğunu altın etsin, Alp ya.

"Lafı olmaz, afiyet olsun." dedikten sonra bilgisayarını açmak için önüne dönüyor. Ben de toplantıya kadar biraz mail temizliği yapmaya karar veriyorum.

Taleplerden planlamaya alacaklarımızı ayırıyorum, spam mailleri temizliyorum. Bir noktadan sonra ne okusam Nehir ve Ali görmeye başlıyorum. Kahvaltıya mı çağırsam bunları? Alp ve Melek'i de çağırırım. İrem de iyi kız ama o şimdi Ali'li ortamlara çok girmesin, riskli olabilir. Haftaya pazar alayım ben bunları eve napayım? İyi ki az önce Alp'e cırlamadım, bak daha lafım kurumadan adama işimiz düşüyor. İş arkadaşları ile samimi olmayan bana bak sen, biraz daha Nehir ve Ali evlenmezse tüm şirketi yatıya alacağım. İkisini bir odada kapalı bırakıp üzerine abimleri de çağırırım. Onlar de eşek değil ya, temizlesinler bu kızın namusunu. Eee ya evlilik ya ölüm Ali Bey, bizde böyle.

Tam en az üç sezonluk Atv dizisi için kolları sıvıyorken görüyorum İK'dan geçen perşembe gelmiş maili: Futbol Turnuvası Katılım (Kadın ve Erkek) - Hatırlatma. Ya Hazal sizi yesin. Yesin! O Ali de artık gelip bu kızı sahalarda izlesin bir zahmet. Messi'nin Türkiye şubesine de aşık olmazsa ben bu adama daha da bir şey yapamam bakın. Günün birinde takım eksik kaldığı için zorla bize futbol oynatan Emre, Emir ve Ferhat'a teşekkür edeceğimi hiç düşünmezdim; gerçi kullanım amacımı bilseler hiç hoşlarına gitmezdi muhtemelen ama olsun.

Hemen son güne ve katılım şartlarına bakıyorum. Şartların hepsi tamam çok şükür; genciz, sağlıklıyız, kramponumuz var. Öğle arası Nehir'i alıp formu doldurmaya götürdüm mü bu iş tamamdır.

"Oley be!" diyerek arkama yaslandığımı Alp'in sorusuyla fark ediyorum.

"Hayırdır?"  Tamam az önce minnettar kaldık, az kalsın işimiz düşüyordu ama böyle de olmaz ki canım. Biraz kişisel alan, lütfen.

"Yok bir şey ya, bir işi hallettim de."

"Peki." 

Sonrası öyle yoğun geçiyor ki, ne ara saat on ikiyi buluyor anlayamıyorum bile. Bizim ekiple yememek için ateş gibi yerimden fırlıyorum, yemek yemem gereken başka ekipler var sorry guys. Öğlene kadar ayrı öğle arasında ayrı mesai yapıyorum görüyorsun Allah'ım. Sen de mi bir el atsan şu duruma artık, hı?

Coşkuyla canım kuzenimin masasına ulaşıyorum, "Selamm! Acıkmadınız mı gençler?"

"Off kurt gibi." diyerek karnını sıvazlıyor Melek. Vallahi çok tutuyorum bu kızı, dur şu işi kıvırırsam Emir'e alırız belki. Gerçi bu kızcağız için ne kadar iyi olur bilemedim şimdi.

Kuzeninizi Evlendirme Sanatı (Tamamlandı)Where stories live. Discover now