Bölüm 7

1.8K 250 92
                                    

"Adama öyle size de kokmuştur şimdi diyip elinin ucuyla ikram etmek yok Hazal. Geçeceksin karşısına; delikanlı gibi, adam gibi, errrrkek gibi (!) ben size aşık oldum diyerek vereceksin."

Son cümleye kadar dikkatle dinlediğim Nehir'in kafasına, duyduklarımdan sonra bir tane indirmekte herhangi bir sakınca görmüyorum. Allah insanı bu kızın diline düşürmesin, o koca koca gökdelenlerden düşseydim şunun diline düşeceğime.

"Seni dokuz ay karnında taşıyan teyzemin emeklerine üzülüyorum sadece." Ah Handantoşum, bunu doğuracağına taş mı doğursaydın acaba?

"Tamam, tamam kızma. Yavrum ama gidip de kafasına atma adamın, madem kırıldığını düşünüyorsun onun için yaptığını bilmesine izin ver en azından. Melamin olsa dayanmazdı Hazal, Allah aşkına. "

Saklama kabının içindeki minik pizzalarıma sarılırken kafamı sallıyorum. Ne hallere düştük? Sonra kendi masama gitmek için, "Ali'ye selam söyle!" diyerek ayrılıyorum teyzemin çürük mahsulünden. Bir de benimle dalga geçiyor, haspam. İnsanın yuvasının mimarına hiç mi saygısı olmaz?

Uğur'un gelişi hariç dünkü kahvaltı çok iyi geçince, ki burayı biraz açmaktan onur duyarım. Ali'nin kapıyı bizim kız açtığında birkaç dakika mavi ekran vermesinden, Nehir'in yaptığı poğaçaları annesininkilerden bile çok beğenmesinden bahsediyorum. Yetmediyse şunu da söylemek isterim, Nehir'i sen seversin diyip çarşamba akşamı müzikale davet etti. Bu kulaklar bunları duydu ya, çok şükür! Sonra yok elimde fazla bilet var da bilmem ne diye geveledi bir şeyler ama. Ben, sen gelir misin Nehir'den sonrasını dinledim mi hiç acaba damat bey?

Burada yüzde yetmiş seviyelerinde bir yüklenme oranı görünce ve Nehir dün gece de bende kalınca, patır kütür döküldüm. Bir tanem, can içim(!) de sağ olsun anlayışlardan bir demet olduğu için, cümlelerini sivriltti de sivriltti. Mesajların hiçbirine mi cevap vermemişim? Soyunma kabinlerinin orada teşekkür ederim ilginiz için mi demişim, ben!? Bir Ömer Bey mi sığmamış koskoca eve? Öyle ölmem kuzen, kalbime sapladıktan sonra bir tur da içeride döndürseydin ya. He onu da yaptın zaten, peki.

Sonuç olarak Ömer Bey'e aşık olmadığıma, onu sadece "insan" olarak sevdiğime karar verdikten hemen sonra oturduk pizza yaptık. Emre, Emir, Ege; hepsinde pizzayla hataları telafi etme işe yaradı şimdiye kadar. Darısı Ömer Bey'in başına.

Masama ulaşınca elimdeki kabı ve çantamı bırakıyorum önce, hazırım. Saklama kabını tekrar elime alıyorum, tam kapalı kapıya doğru gidecekken vazgeçiyorum. Değilim, dur önce bir tuvalete gideyim. Kabı tekrar masama bırakıp kadınlar tuvaletinde, zaten düzgün olan üstümü başımı düzeltiyorum. Tamam canım, yeter artık. Ne bu şovlar böyle, Hazal Aymaz?

Hazır kimse ortada yokken bu işi halletmek için tekrar kapıya adımlıyorum. Kısa bir an içeriden kahkaha sesleri duyduğumu sanıyorum ama, bu saat, Ömer Bey ve kahkaha çok saçma geliyor. Kapıyı tıklatıp kabı arkama alıyorum.

"Gelebilirsiniz." diyen Ömer Bey'in neşeli sesi ile doğru sandığımı anlıyorum. Allah Allah? Kapıyı içeri geçmek niyetiyle açsam da eşikten öteye gidemiyorum. Ömer Bey ve aşırı güzel bir kadın karşılıklı oturmuş gülüyorlar gerçekten. Önlerinde çaylar, peynirler, simitler. Hay maşallah!

"Hazal, sen miydin? Gel, lütfen." diyor Ömer Bey hafifçe doğrulurken. Elimdeki kabı iyice arkama saklıyorum.

"Merhaba, Ömer Bey. Ben yarınki testlerle ilgili bir şey soracaktım ama aciliyeti yok." Kısa bir an duraksıyorum ki kaçar gibi gitmeyeyim. Kaçamamanın bu kadar zor olması ne tuhaf, öylece duruyorum halbuki.

Kuzeninizi Evlendirme Sanatı (Tamamlandı)Where stories live. Discover now