Özel Bölüm 3

1.1K 129 47
                                    

Ömer Sancaktar

"Güzelim."

Başını iki yana sallayıp gülerek yüzlerini yaklaştırıyor Hazal, "Bebeğim."

Kıkırtılar eşliğinde dokunuyor öne düşen tutamlara Sarp, sonra aklına seslenme sebebi geliyor. Annen böyle oğlum, adamın aklını başından alıyor. "Su verir misin, lütfen?

Kocaman çantasının içinden nasıl yaptığını hala çözemediğim bir hızla suyu bulup uzatıyor, "Al bakalım, anneciğim."

"Tekeşşür ederim, güzel annem."

"Oy... İyi ki doğurmuşum ben bu çocuğu ya. Yerim annem." Hastanede hiç öyle demiyordu ama canıma susamadığım için bu gerçeği karıma hatırlatmıyorum. Osman babanın Hazal yine hamile kaldığı için doğum anında canımı almak istediği ve annemin kocasının önüne kendini siper edişi geliyor gözümün önüne. Emir ve Emre'nin bir köşeden dik dik bana bakışları. Hepsini yaşanmamış sayamaya devam ediyorum. Hazal da oğlumuzun gözlerinin üzerine bıraktığı öpücüklerden sonra ışıltılı bakışlarını bana çevirip susmakla en doğrusunu yaptığımı bir de uygulamalı gösteriyor. Bir süre gözlerime bakıyor, artık gelecek hamleyi ezbere bekliyorum. Kucağındaki oğlumuzu sarsmadan uzanmaya çalışıyor. Beceremeyince de bana sinirleniyor,

"Yaklaşsana Ömer."

Kendi oğlumu değilse de karımı kıskanmak en doğal hakkım, artık ilk bakılan gözlerin sahibi olmamaya alışmak kolay değil. Kafamı iki yana sallayıp anlamazdan geliyorum. Hazal pes etmiyor tabi.

"Ömer."

Pes eden ben oluyorum. Sıcak soluğunu yakınımda hissedince de pes etmekten değil, geç pes etmekten pişman oluyorum. Tıpkı Sarp'a yaptığı gibi iki gözümde geziniyor bunu huy bellemiş dudakları. Karımın çok güzel huyları da var. Etraf bu kadar kalabalık olmasa yüzümü ellerinin arasına bırakmak güzel olurdu. Ama Aymaz da durumun farkında sevgi gösterisini kısa kesip boştaki eliyle yanağımı okşayıp uzaklaşıyor. En azından boynunu koklamak mecburiyetindeyim, tüm ailelerden özür diliyorum. Bu adam da bir can taşıyor nihayetinde. Yanakları kızarsa da ses etmeyip kabul ediyor öpücüğümü. Boynundan uzaklaşıyorum ama çok kopamıyorum, yeni kestirdiği kaküllerini severken seneler önceki sorusunu duyuyorum kulağımda.

"Çok yakıştı."

Neyi kastettiğimi anladığını gösteren güzel bir gülümseme doğuruyor dudaklarında, "Söylemiştin."

Tribünden yükselen sevinç çığlıklarıyla ayrılıyoruz. Sayıyı kaçırsak da herkes bize bakınca Resul'ün attığını anlıyoruz. Zaten kendisi de bunu cümle aleme duyurmak niyetinde. Sınırları zorlayıp mümkün olduğu kadar yakınımıza koşuyor, dudaklarına değdirdiği yumruğunu önce karıma sonra oğluma doğru havaya kaldırıyor. Hazal kıkırtıları eşliğinde hemen havaya girip büyük bir abartıyla alkışlamaya başlıyor. Oğlum da hayran hayran bakıyor zibidi herife. Hayır, iki ön sırada sevgilin oturuyor hala şovunu benim karıma oğluma niye yapıyorsun?

Kalan iki periyotta da gelen gideni aratıyor. Sekiz sayı daha atıyor. Hazal'ı zor tuttuğumuz iki de faul yapıyor beyefendi. Nihayet maç 72- 68 sonuçlanıyor. Düdük çalınca Sarp benimkinden oldukça farklı bir mutlulukla arkasına dönüyor,

"Yendik di mi baba?"

Hazal oğlumuzun saçlarını düzeltip alnına bir öpücük bırakıyor, peşine de kendini zor durdurduğunu belli eden bir hadi bakışı atıyor bana. İlla söyletecekler,

"Evet, aslan parçası. Kazandılar."

Ellerini havaya kaldırıyor,

"Oley!"

Kuzeninizi Evlendirme Sanatı (Tamamlandı)Where stories live. Discover now