Bölüm 6

1.9K 221 47
                                    

Nehir o akşam Ali ile yolculuklarını öyle şeker şerbet anlatıyor ki, bölüp de Ömer Bey'in yaptıklarından bahsedemiyorum. Evet, tamam ya... Normalde acımadan bölerdim de garip bir şekilde utanıyorum. Hayır hiçbir şey yapmadan günün sonunda utanan nasıl ben olabildim, acaba? Gerçi adamcağızın da kötü bir niyeti olmadığına eminim ama Nehir böyle bir olay karşısında sakin kalamaz. Annemlerin genleri aktifleşir. Bu yüzden teyzemin evladına hiç çaktırmadan çözüyorum olayı.

Bu kez tersten gidip eleyerek sonuca ulaşıyoruz. Kısaca başka çaremiz yok da denebilir. İlk Emir abim düşüyor. Kendisini ihtiyaç halinde, inşallah gerek kalmaz ama, Ali'yi kıskandırmada kullanacağım için maç çıkışları beni almaya çağıramıyorum. Emre abimi de gelirken Ege'yi de getireceğini bildiğimden ve Ege de Ömer Bey'i görürse sakince yoluna devam edemeyeceğinden çağıramıyorum. O pis köpek Ferhat da sevgilisi varken terli terli kadınların olduğu ortama gelemezmiş, sanki adamı saunaya çağırıyoruz. Hiçbiri olmayınca çözümü arabamı almadan ona buna kendimi bıraktırmada buluyorum, çünkü Ömer Bey gelmeyi bırakmıyor. Bir daha bana mesaj atmıyor ama maç boyunca bakışlarını üzerimde hissediyorum. Bu da yeni kazandığım bir skill, nur topu gibi maşallah (!).

Elimdeki datalar ile yapacak hiçbir şey olmadığı için asli task'ımla devam ediyorum. Sonraki üç maçı da kazanınca önce çeyrek finale, peşinden gelen iki galibiyetle de yarı finale adımızı yazdırıyoruz. Darısı Nehir'in ismini nikah defterlerine yazdırmaya, inşallah!

Bu akşam son maçı oynayacağımız ve hala bir yüzük göremediğimiz için kahvaltı planımı devreye sokuyorum. Mesleki deformasyon, riskten haz etmem. Elimde tepsimle masada bana ayrılan yere otururken karşımdaki Melek'e göz kırpıyorum.

"Eee kazanırsak bize ne ısmarlıyorsunuz bakalım?" diyorum Alp ve Ali'ye bakarak. Ekip arkadaşım hiç haberi yokken ekmeğime yağ sürüyor, sağ olsun. Alp; iyi bir insan olduğuna inanmaya başlıyorum, bunu koruyalım gözünü seveyim.

"Bu işler karşılıklı. Kazanırsanız biz, kaybederseniz siz yalnız kuş." Bir de şöyle seslenmese keşke.

"O nereden çıktı öyle?" Teklifsizce yanımıza oturan Uğur'dan geliyor on beş puan değerindeki soru. Daha dinlediğin şarkıların adını bilmiyorsun Uğur'cuğum, biz sana ne anlatıyoruz acaba? Alp ağzını açacak gibi olunca ona en kötü bakışlarımdan birini atıyorum, yerine siniyor.

"Önemli bir şey değil." diyorum hemen.

"İddia diyorduk, ödül diyorduk. Uzaklaşmayalım oralardan." Melek, sapan konuya bizi geri döndürüyor. Gelin değil de kız alıyoruz anneme, maşallah.

"Bu işin raconu baklavadır." diyor Ali. Lütfen sen fikrin sorulmadıkça konuşma damat, ağzından bir tane kendi yararına cümle çıkmaz mı insanın?

"O basit kaçar! Kaybedersek benden size pazar kahvaltısı, kazanırsak da eşek değilsiniz inşallah!" Son cümlemi özellikle Ali'ye bakarak kuruyorum. Ayağıma yandan yediğim tekmeyle Nehir'e dönüyor bakışlarım. Dudaklarımdan çıkmak isteyen haykırışı yutuyorum. Bu ne şimdi? Daha evlenmeden de kocam köylü olamazsın.

Hiç oralı olmuyorum, yiyorsa fikirlerini sesli dile getirsin. Bakışlarımı geri çeviriyorum, hadi artık ya! Olmuyor. O olmuyor, hadi onu geçiyorum. Olabileceklerden de en istemediğim olmak zorunda mıydı gerçekten? Yanıt Uğur'dan geliyor. "Kazanırsanız da kahvaltı benden."

Hay Allah'ım, Ya Rabbim! Güzel kardeşim, sen niye bu konunun öznesi oluyorsun? Çıldıracağım.

Bu akşam o sahaya kaybetmeye çıkacağız belli oldu. Hadi yine iyisiniz, heşteg şampiyon satın alma.

Kuzeninizi Evlendirme Sanatı (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin