Özel Bölüm 6

487 51 41
                                    

Laptop, çanta, telefon, anahtar, Ömer, kızlar, Sarp... Peri?

"Periii! Hadi kızım, çıkmam gerekiyor artık. Anne işe geç kalacak."

"Deldiiiim, deldiiiiim!"

Sesinden iki dakika sonra küçük penguenim paytak paytak geliyor yakınıma, yine hiç acele etmeden sağa döndürüyor minnoş bedenini sonra da tek parmağıyla yanağını işaret edip ona gitmemi bekliyor. Anne sözü dinlemeyen bu güzel manzara karşısında nutkum tutulduğu için, evet dinlememesine rağmen, tepkisiz kalınca söylenmeye başlıyor hemen üçüncü tanem, pembe prensesim.

"Öpücük Hazalkuşum!" Bak ya! Küçük bebeğimi de kendilerine benzetti serseriler.

Daha fazla dayanamayıp boyuna eğiliyorum, önce bana uzatılan yanağı sonra da diğer yanağı öpüyorum, mis kere mis! Bu işte gittikçe ustalaşıyorum. Yok, yok tövbe. Ustalaştım, ustalaştım ve kapattık bu defteri. İşte bu güzeller güzeli kız da ustalık eserim, bir tek son rötuşları kaldı. En iyisi ben onları tamamlayayım, "Anneciğim, aşkım. O olmuyorsa da hiç değilse anne de bari."

Büyük bir ciddiyetle beni dinleyip başını sallıyor, sonra da uslu uslu sözümü hiç dinlemiyor.

"İyi içleeer, Hazal'cığım."

Ayağa kalkarken o küçük popusuna bir tane vurmadan edemiyorum, "Eşek seni."

Tam ben artık çıkacakken ikimizin de duraksamasına ve sessizce iç çekmesine sebep olan o adam geliyor yanımıza, ne diyebilirim ki? Hepimiz sana köpek gibi aşığız işte Ömer Sancaktar.

"Ben çıkıyorum güzel kızlarım ve Sarp! Birbirinize dikkat edin!.. Peri, Hazal?"

Benden önce davranıp ağzını ve kollarını açan bacaksızla kaşlarım çatılıyor, e ben şimdi hanginizi kıskanayım?

"Babacığım, ditme sarılalım!" Dokuz ay ben taşıdım ne demek ona babacığım bana Hazal?

Ömer de bir dediğini iki etmeden hemen kucağına alıyor kızını, sağ olsun. "Gel bakalım, prensesim! Hazal, sen çıkmamış mıydın güzelim?"

"Çıkamadım, çocuklara baktım önce işte şimdi çıkıyordum." diye gevelesem de aklım başka yerde an itibariyle. Bana bir kere böyle içten sarılmadın yalnız hain adam, zaten kucağa almaklar falan hepten tarih oldu... Hemen elim karnımı buluyor, kilo mu aldım ben yoksa?

Bu sırada hem benden daha genç hem de daha hafif kızım fırsatı kaçırmıyor babacığının yanaklarını da bir güzel bizzat kendisi öpüyor, üstelik benim repliklerimle. "Bay bay, bebeğim!"

Kaşları çatılıyor bizimkinin, buna da şükür! En azından artık tek sinirli ben değilim.

"Bebek olan sensin güzelim, ben baba olanım. Babacığım diyecektin ya, anlaşmıştık hani?"

Yine uslu uslu başını sallayıp ağzını açıyor benimki, tanıdık bir sahne.

"Bay bay, babacığım." İhanet. Çok tanıdık. Aşinasıyım ben bu sırtıma saplanan bıçağın, onu tutan eli de ben doğurdum. Bundan önceki iki tane gibi.

"Görüşürüz güzel kızım."

Daha fazlasını kalbim kaldırmıyor, kimsenin umurunda değilim ya yine de herkesin bildiği gibi olgun bir kadın, profesyonel bir anne olduğum için sessiz sedasız gitmek yerine gayet normal bir çıkış yapıyorum.

"Ben kaçtım, akşama görüşürüz! Kendinize iyi bakın, sizi seviyorum!"

Cevapları gelecekse bile biraz, çok çok az, hızlı çıktığımdan duyamıyorum. Acelem var canım, ondan şey ettim yoksa çocuk muyuz biz? Ama siz de hep babanızı daha çok sevin kızlarım, tamam mı annem? Asla annenizi kayırmayın. Bu adam da zaten onları daha çok seviyor. Hazal kim ki? Gemileri yakacakken aklıma gelen güzel gözlerle sakinleşip gülümsemeye başlıyorum. Oy oğluşumu iyi ki doğurmuşum ama! En azından şu evde bir kişi beni daha çok seviyor, çok şükür!

Kuzeninizi Evlendirme Sanatı (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin