Bölüm 21

1.5K 181 95
                                    

"Handantoşum daha gelemedi bu kızın, seyircisiz deplasmana yollarsak olacağı buydu ama. Ben dedim size ben de gideyim yanında, yabancı mıyım diye?"

Daha teyzem ağzını açamadan canım annem ağzımın payını veriyor,

"Oldu anneciğim, gerdek gecesi de aralarında yat istersen he? Tövbe estağfurullah!"

Ama pes kadın, ne alakası var şimdi? "Anne?!"

"Ne anne, ne anne? Biraz karışma artık, teyzen ve enişten senin kadar merak etmiyor vallahi."

"Yok ediyorum ben Nihoş, keşke gönderseydik Hazal'ımı. Arıyorum açmıyor da hayırsız evlat, insan bu kadar da hızlı kocam köylü olur mu canım?"

Anneme, bak gördün mü bakışlarımı atarken sensei Türkan da teyzeme yürüyor.

"Eh, kime çekmiş acaba? Onun anası da daha ilk tanışmada anne demişti kayın validesine. Nehir ağladığında beni değil ilk onu arardı, ne yapsam anne diye?"

Yaa, benim minnoşumu üzmüşler mi? Handan teyzeme üstten bir bakış atıp anneannemin yanaklarına öpücükler bırakıyorum. "Oy, sana ben kıyamam! Üzülme Türkan sultan, ben seni asla satmam."

"Sen biraz sat anneciğim artık!"

"Aşk olsun!" diyerek küskün küskün bakıyorum beni doğuran kadına.

"İlla aşk şart değil, kendini böyle şartlama ama. Görücü usulü de olur anneanneciğim, bak dedenle bana çok mutluyuz." Kollarımla sardığım yılan kadın... Ters bakışlarla kalkıyorum anneannemin yanından. Yok size Ömer mömer, anlatmıyorum hadi bakalım.

"Yine mi bu konu? Ben dedemin yanına gidiyorum."

"Tamam, tamam! Gel küsme hemen. Hazal!" Artık çok geç Türkan hanım. Omuz silkip çıkıyorum oturma odasından, misafir odasındaki televizyonun karşısına kurulmuş tontonumun yamacına oturuyorum.

"Ooo, güneş batmamış mıydı? Bu ışık da ne böyle?" diyerek kolunun altına çekiyor dedem beni.

Bak şimdi, "Hiih! Evli barklı adam, duymasın seninki." Ben tek kolumla ona sarılırken abartılı tepkilerime gülüyor dedem.

"Diyetteyiz diye menüye de mi bakmayalım, tatlım?" Yüksek perdeden bir kahkaha koyuveriyorum. Dedem, sen bu Ferhat'la çok mu takıldın bu aralar acaba?

*

Nehir'in gelişi, geç geldiği için sinirlenme, uykumuz açılsın diye kahve yapma basamakları epey vakit alınca, ana konumuz olan yemeği değerlendirme bölümüne yarımdan sonra geçebiliyoruz. Nehir'e edilen iltifatlar, bizimkinin yaptığı şovlar, Ali'nin tavırları, annesinin yemeklerinin lezzeti, Ali'nin teyzemlere ne zaman geleceği, geldiğinde ne yemek yapılabileceği, sonrasında ailelerle neler yapılacağı, isteme-söz-nişan bir arada olsun olmasın kavgası, Mevhibe'nin boşa çıkan torununu israf etmeme çalışmaları sonrası gerilen sinirler ve akabinde her ahval ve şeraitte haftaya çeyiz alışverişi için Bursa'ya gidilmesi hakkında KHK derken başımız ancak dörtten sonra yastık görüyor.

Kıpkırmızı ve acıyan kirpiklerime anneannemlerin banyosunda rimel sürerken tek istediğim biraz daha uyku ama mümkünü yok. Az sonra hazırlanıp odadan çıkan Nehir'in de benden bir farkı varmış gibi gözükmüyor. O da savaş boyalarının altına süpürmeye çalışmış yorgunluğunu, yanakları al al ama gözlerinin feri gitmiş.

"Hazırsan çıkalım mı beybi?" Hızlı hızlı kafamı sallayıp parlatıcıyı dudaklarıma yediriyorum.

"Hadi gidelim." Ayakkabılarımızı ve montlarımızı alıp sessiz sedasız gitmek niyetindeyken aralanıyor anneannemlerin odasının kapısı.

Kuzeninizi Evlendirme Sanatı (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin