23. Erzurum'a Gel

574 105 4
                                    






16.Eylül - Cumartesi

Murat bütün eşyalarını toplamış, çantaları arabaya koymuştu. Rapor bitiyordu. Artık iş başı yapacaktı ve zaten alayı özlemişti. Kendini bildi bileli çalışan insanlara uzun süre çalışmamak pek yaramıyordu. Bir an önce tempoyu yakalamalıydı. Yat yat nereye kadar.

Bir yandan gözleri yolda İpek'i bekliyordu. Bütün hafta harıl harıl çalıştı. Üst üste nöbete kalkmıştı. Yüzünü evi bile görmezken Murat geleceğini sanıyordu.

Darhan aradı tekrar. İpek telefonu açmadı. İki dakika sonra mesaj attı.

İpek - Hâlâ çalışıyorum.

Murat'ın bakışlarına omuz kaldırdı.

Darhan - Murat gidiyor.

İpek - İyi yolculuklar.

Telefonu cebine koyarak kalktı oturduğu yerden.

"Nuray hadi."

"Geldim geldim."

Saat sabahın erken saatleriydi. Bugün evi temizlemek lazımdı, alışveriş de yapılacaktı. Yarına bırakmamalıydı bu işleri. Murat annesinin ve babasının elini öpüp hayır dualarını aldıktan sonra abisi ve yengesiyle birlikte arabaya bindi. İpek'i aradı ama telefonu açmadı.

"Abi bir hastaneye gidelim mi?"

"Olur."

Arabayı hastaneye sürerken onu görmeden gitmek istemiyordu aslında. Biliyordu ki İpek onunla vedalaşmak istemiyordu. Bu yüzden günlerdir telefonunu açmıyordu. Korkularının üstüne giderek onun duvarlarını yıkacağını düşünüyordu.

Bir zaman sonra hastaneye geldiler. Acil girişinden girdiğinde etrafa göz gezdirdi.

"Heh Arda" dedi İpek'in nöbet arkadaşına seslenerek. Çocuk sesi duyunca yönünü çevirerek ona doğru geldi.

"Merhaba."

"İpek nerde?"

"İpek ııım" dedi sağa sola bakarak. "Buralardaydı."

"Sen arasana."

"Tamam." Çocuk telefonunu çıkarıp aradı.

"Efendim."

"Nerdesin?"

"-1'deyim."

"0'a gelsene, ihtiyacım var. "

"Tamam." Telefonu kapattı.

"Geliyor" diyerek işine döndü. Gözlerini merdivenlere dikmiş çıkmasını bekliyordu. İpek merdivenleri çıkarken bir yandan telefonuna bakıyordu. Aramaları, mesajları görüyordu ve bakıp telefonu cebine kolayca koyuyordu. Murat ona giderken kaldırdı kafasını ve göz göze geldiler. İpek'in dudakları aralandığında gözlerini sağa sola çevirerek kendine kaçacak yer aradı ama maalesef yoktu.

"Murat!" dedi önünde durarak.

"Telefonu niye açmıyorsun ya?"

"Çalışıyorum çünkü."

"İpek! Gözümün içine baka baka yalan söyleme."

Omuzlarını indirdi.

"Murat vedalaşmak isteyseydim, iki elim kanda da olsa gelirdim."

YÜREĞİNE MESKEN Where stories live. Discover now