17. Bir Yanlış, Çok Doğru

685 121 30
                                    






9.Eylül - Cumartesi


Yorgunluktan kafamı hiç kaldıramadığım bir güne açtım gözlerimi. Saat on'a gelirken artık kalkmak zorunda olduğum için kalktım yataktan. Elimi yüzümü yıkayıp üstümü giyindim. Ruh gibi yüzüme makyaj yapıp saçlarımı tarayıp ördüm.

Hocam bir hafta boyunca söyledi düğün var, mutlaka gel diye. Onun halasının kızı evleniyormuş bir askerle. Bugün çok işim vardı. Düğüne hocama ayıp olmasın diye gidecektim ama çok durmaz gelirdim. İşim uzundu. Ev bakacaktım. Param vardı ve 30 kilogram lokum alacaktım. İkişerli olmak üzere ufak kutulara koyacak, dağıtıma hazırlayacaktım. Pazar günü de kapı kapı gezip dağıtacaktım.

Yağmurluğumu üstüme çekip çantamı koluma taktım. Hazırladığım kira zarfını da elime alarak çıktım evden. Kapıyı çekip kilitledikten sonra iki basamak inip yan merdivenlere gittim. Merdivenleri çıktıı kapıyı çaldım.

Muratlar hâlâ burdaydı. Arabalar kapıda çünkü. Kapıyı açtı Gönül abla.

"Hoş geldin."

"Günaydın. Kirayı vereyim ablacığım" diyerek uzattım.

"Acelesi var mıydı canım benim?" Zarfı aldığında ellerimi ceplerime koydum.

"Aklımdan çıksın."

"Gelsene, kahvaltı ediyoruz."

"Yok abla bugün işim çok."

"Öyle mi?" dedi Egemen abi gelerek. "Ne işin var?"

"Şey...Lokum alacağım, ev bakacağım -"

"Ev bakacaksın!" dedi üstüne basarak.

"E-evet. Dedim ya çıkacağım...diye."

"Tabi dedin, biliyoruz. Kusura bakma ama İpek, biz iki senelik sözleşme yapmıştık" dedi ve o benim orada aklıma geldi.

"Aa, ben...evet."

Gönül abla- "Ne oldu, köşeye mi sıkıştın kedi?" deyince dudaklarımı bükerek gözlerimi sağa sola çevirdim.

"Miyav!?" dediğimde kahkaha attı.

"Miyav miyav. Geç içeri dövmeyeyim seni" deyince kuzu kuzu ayakkabılarımı çıkarmam ve içeriye girmem tamamen hissettiğim mahcubiyettendi.

Salona girdiğimde herkes masadaydı.

"Herkese miyav...aman günaydın" diyerek çantamı koltuğun üstüne koyup yağmurluğumu çıkardım. Gülüşmeler oldu.

"Sana da miyav canım" dedi Hatice abla.

"Günaydın kizum" dedi Afife teyze.

Gönül abla bana bir servis getirdiğinde boş yere, Murat'ın karşısına oturdum. Bana kısa bir dik bakış atıp önüne baktı.

"Ne oldu?" diye sorduğumda tekrar baktı.

"Bana mı dedin?"

"Sana dedim."

"Ne olmuş?"

"Bende onu soruyorum. Tavuğuna kışt mı dedik?"

"Sadece kıştsa o iyiymiş. Malum zehir saçıyorsun."

"Allah aşkına! Üstüme gelmeseydin sende."

"Sende adamın asabını bozacak işler yapmasaydın."

"Benim bozuk asabımı ne yapacağız? Alt tarafı bir araba."

"Sen kullan diye verdim ben sana onu, ki kimse elini süremezdi."

YÜREĞİNE MESKEN Место, где живут истории. Откройте их для себя