6. Ağır Yaralı

775 135 34
                                    

Bakın çok güzel bölümler gelecek. Lütfen yorum yaparak okuyun nüffen, noluy. 🥰






14.Ağustos - Pazar

Sabaha bir sesle uyandım. Darmadağın bir halde neredeyse sürünerek yataktan kalkıp telefonumdan saate baktım. Altı! Odadan çıkıp holü geçtikten sonra verandaya çıkıp dışarıya baktım.

"Ne yapıyorsun şu an?" diye bağırdım. Sesimi duyar duymaz bana dönüp makineyi kapattı.

"Zımpara!"

"İyi de kargalar daha kahvaltı etmedi, saat altı."

"Ben gideceğim bugün hemşire. Boyanın ilk katını atayım diye uğraşıyorum."

"İçeride general uyuyor manyak!"

"Yo uyumuyor. Yukarıda kahve içiyor. Afiyet olsun komutanım."

"Sağ ol üsteğmenim."

Sesi duyunca merdivenleri inip balkonunda altında yukarıya baktım.

"Amca sen ne yapıyorsun orada?"

"Sabah kahvemi içiyorum. Sağ olsun Gönül davet etti. Ev sahiplerin çok tatlı İpek."

"Ben yapardım sana. Sabah sabah rahatsız ettik insanları."

"Sus" dedi Egemen abi. "Buyurun komutanım" diyerek ona bir şey verdi.

"Sağ ol Egemen. Kızım git saçını tara, cadı gibi bakma bana." Elimi saçlarıma götürdüğümde Murat kıs kıs güldü arkamdan. "Sonra da gel bu kadına yardım et. Ayıp çocuğum."

"Geliyorum hemen... Sende bırak kahvaltıya, hadi."

"Beş dakika daha" deyip işine döndü. Bende eve girip banyoya koştum. Tuvaletimi yapıp elimi yüzümü yıkadım hemen. Saçlarımı tarayıp topladım. Odaya geçtiğimde Feride sere serpe yatmıştı. O bu saatte top patlasa uyanmazdı. Üstümü değiştirip bir kot, bir tişört giyindim. Koşa koşa gidip yukarıya çıktım.

Gönül abla kahvaltı hazırlıyordu.

"Günaydın ablacığım."

"Günaydın güzelim." Balkon masasını hazırlamaya başladım bende. Daha önce hiç bu kadar sıcak ev sahiplerim olmadığı için adam bu sıcaklığı sevdi. Ayriyeten de gözünün arkada kalmayacağını hissediyordu.

"Amca hazır" dedi Murat.

"Gel oğlum kahvaltı yapalım."

Kahvaltı masasını tamamen hazırlamış, çayları getirmiştik. Sabahın altısında kahvaltı ettik. Hava biraz serindi. Karadeniz havası sonuçta, birazdan ısınırdı ortalık.

Güzel bir kahvaltıdan sonra masayı toplayıp bulaşıkları makineye dizdim. Hep birlikte ellerimizde çaylarla aşağıya indik. Murat boyayı hazırlıyor, Egemen abi boyanın değmemesi gereken yerleri naylonla kapayıp bantlıyordu. Turan amcamda arabanın etrafında mekik dokuyordu.

Boyanınca çok daha güzel olacaktı. Eski gibi duruyordu ama iyi bakmış Murat. Tek bir çürüğü yoktu. Murat boya makinesiyle başladığında Egemen abi makineyle boyanmayacak yerleri fırçayla boyuyordu. İlk katını atmak mesele değildi, bir saate biterdi iki koldan. Önemli olan ikinci katı atana kadar boyanın tutmasıydı.

*

"Hadi Feride!"

"Geliyorum... Kurabiyem sana biraz para bıraktım. Maaşına kadar idare et. Biterse iste emi canım."

Sarılıyor, öpüşüyorduk.

"Vardı benim."

"Olsun. Alışverişe çıkamadık ama ben İstanbul'dan alır yollarım sana."

YÜREĞİNE MESKEN Onde histórias criam vida. Descubra agora