12. Merhamet Ve Şefkat

725 122 65
                                    

Şuraya 4 +4 saat yol yapmış, pestili çıkmış bir yazar bırakayım. Bir Ankara'ya gittim geldim. Buluşmalarımı yapamadım ama merak etmeyin. İlk fırsatta okur yazar buluşmalarım için geleceğim.

Yeni bölüm geldi. Yorumlarınızı bekliyorum.





3.Eylül - Pazar

Nasıl güzel fındık toplayamıyordum ama üf. Dallara asılı kalmak mı dersin, dal elimden kaçınca yere yapışmak mı dersin, yüzüme dal çarpması mı, yoksa bir türlü dolduramadığım kovanın sürekli devrilmesi mi? Müthiş beceriksizlik ya.

"Tut hemen geleyrım" dedi Mete. Bu sefer dal elimden kaçmasın diye dalın üstüne bindim karnımla. Sonra dal ayaklarımı yerden kesti ve dalda kaldım.

"Aaaaa" diye cırladım. Ayaklarımı çırparak inmeye çabaladım ama boşluğa basamazdım. Mete geri gelip beni öyle görünce bastı kahkahayı.

"Gülme."

"Fotoğraf" dedi Öznur telefon peşinde koşarken. Herkes işi bırakıp bana gülmek için oturdu.

"Gülmeyin ama ayıp."

Öznur kırıla kırıla çekti fotoğraflarımı, poz verdim. Çünkü müthiş bir anı.

"Hiy" dedi Murat yanıma gelirken. "Sizin Allah cezanızı vermesin" diyerek dalı aşağıya çekti. Bende yere bastım, sonra popo üstü yapıştım. Bayıra denk gelince sırtım boşluğa düşünce sırtımda yere yapıştı. Murat bacağımı tutmasa yuvarlanacaktım.

Bir gülesim geldi ki kendime. Yattım kendime gülmeye başladım.

"Kalk" diyordu gülerken.

"Resmen dalda kaldım Murat."

"Fark ettim onu."

Uzattığı elini tutarak doğruldum. Sonra yönümü ayarlayıp bağdaş kurarak oturmaya devam ettim. Hatice abla çay yapmış getirmişti. Onu bardaklara koyarak dağıtırken Mete benim çayımla gelip yanıma oturdu.

"Al dalda kalan."

"Mete bozuluyorum ama."

"Bozulma bozulma. Ama anladık senden fındık yevmiyevici olmaz. Seneye gelme."

"Sağ ol ya."

"Ya baba, ne yapıyorsun sen? Kızı daldan aldım Allah aşkına. Gerek var mıydı fındık toplanmasına?" dedi Murat.

"Öğrensun!"

"Bunu da bilmeyiversin baba, öğrenmesin. Yüzünü çizmiş kız ya, vicdanı sızlar insanın."

Öyle bir söylüyor ki sanki zorla tutuluyormuşum gibi.

"Ula sanki ne ettuk gıza?"

"Tamam yeter, eve götüreceğim."

"Hayır" dedim kızarak ve kafamı sallayarak.

"Sen sus" dedi aynı şekilde kızarak.

"Bitti zati. Yerleri toplayup çıkacağuk uşağum."

"İyi. Mete sende dal tutturma kıza sakın. Asabımı bozdunuz ya."

"Osobomo bozdonoz yo!"

"Bana bak bana" dedi arkadan beni dürterek. "Döverim seni."

"Hadi yiyorsa!" diyerek dönüp bende onu dürttüm.

"Bana diklenme kız. Şu yüzünün haline bak" dedi yüzü bozulurken. Benim yüzümde pek iz yoktur. Bu ilk desem yalan olmazdı.

YÜREĞİNE MESKEN Where stories live. Discover now