"İyi misin?" diye sorarken buldum kendimi.

Başını eğdi.
"İyiyim. Hiçbir sorun yok."

"Emin misin?"

Başka bir yere bakıp başını salladı. Sonra yine yüzüme bakmadan konuştu.

"Sen?"

"Gayet iyiyim."

"İyi. Ne güzel. Hep iyi ol."

"Sen de."

Yüzüme bakmadığı için odadan çıktım. Umarım içerdi ıhlamuru, iyi olmadığını fark edebiliyordum ancak bu konuda müdahale edecek kişi ben değildim.

Abimin odasına girdim. Her zamanki gibi yine yerinde yoktu. Tüm konağı dolaşıp herkese itinayla bulaştıktan sonra tekrar odama döndüm. Bugün geçmek bilmiyordu. Arkadaşlarıma gitsem iyi olurdu, en azından kafam dağılırdı. Onların yanında gerçekten mutlu oluyor ve her şeyden sıyrılabiliyordum. Bir de Songül'ün Allah'ın belası sevgilisi olmasa her şey bizim için daha eğlenceli olabilirdi ama ne zaman çok güzel bir gün geçirse kıza o günü zehir edebiliyordu. Çok bağlandığı için her ne kadar ayrılması için zorlasak da birbirlerinden uzak kalamıyorlardı. Açıkçası ben çocuğun Songül'ü sevmekten çok alışkanlık haline getirdiğini düşünüyordum.

İlişkilerinin en büyük zorbası benken muhtemelen benim ilişki hayatımı anlatsam beni öldürür veya bir altı ay kadar dalga geçerdi.

Songüller'in evinde buluştuğumuzda yine saatin benim için nasıl geçtiğini anlayamamıştım. Kalkmak istediğimde Selim arabasıyla gelmediğinden mecbur abimi aramak zorunda kalmıştım. Kapıya geldiğinde tek olmasını beklerken yanında Baran'ı görmüş olmak her ne kadar bu kararım için biraz pimanlık duymama sebep olsa da oflayarak çıktım evden.

"Abin gelmiş." diye mırıldandı Selim.

"Heee." dedim ben de. Abim acele edelim diye bize bakarken Baran sürücü koltuğunda başı öne eğik bir şeyler düşünüyordu. Bu iyice dikkatimi çekmişti.

Baran hep başı dik yürürdü ancak son zamanlarda hep önündeydi.

Selim'le beraber arkaya oturduğumuzda abim laf atmadan duramadı.

"Bunu da mı bırakacağız?"

"İstiyorsan bırakma." dedi umursamazca omuz silkerek.

"Yolda kalana yardım etmek büyük sevap biliyor musun? Ondan dolayı yani."

"Ha ha ve ha!"

Araba yolcuğumuzda ne ben ne de Baran konuşmuştu. İkimiz de sessizce abimle Selim'in kavga edişini dinlemiştik.

"Ben hiçbir kadın sana katlanmaz sanıyordum, dün dans ettiğin kadın ileri derece miyop muydu?"

"Allah Allah? Katlanıyorlarmış demek ki Selim, adamına göre muamele yani anladın mı?"

Selim alayla güldü.

"Çok sürmez ama bel bağlama. Ne kadar mağara adamı medeniyetten yoksun biri olduğunu görünce kapının önüne bırakır seni."

"Gavat da olabilirdim, neyse."

"İnsancıl demek istedin herhalde?"

"Yo dümdüz gavat. Sen hayırdır benim dans edişimi nereden gördün? Gözlerin de hep beni arıyor."

"Hayır dans edeceğim diye kızı düşürecek gibi olmasan inan tüm salon seni izlemezdik. Videoya aldım bakıp gülmek için."

"Özleyince aç bak tabii."

Nazende (bxb)Where stories live. Discover now