53.bölüm

114 7 1
                                    

"Fer...Ferhat...o beni...tuttu" dedi.

Kadını alıp kogusun ortasına attım. Tüm koğuş uyandı kadının çığlıklarını duyunca.

Gardiyanlar koğuşa girip neler olum bittiğini çözmeye çalışıyorlardı.

"Ne oluyor burada !?" diye bağırdı gardiyan kadın.

"Bu kadın beni şişlemeye çalıştı" dedim.

"Şiş nerede !?" diye sordu.

"Lavaboda yerde" dedim ve gardiyan gidip şişi getirdi.

Kadını alıp götürdüler bense koğuşta kalmıştım.

Koğuşta sinirden volta atıyordum.

"Abla iyi misin ? Bir şey yaptı mı sana ?" diye sordu Pelin endişeli bir halde.

"İyiyim" dedim.

"Abla ne istiyor bu kadın senden ?"

"Bilmiyorum"

Bir müddet sonra gardiyan tekrar gelip beni de alıp müdürün yanına götürdü.

Müdür karşımızda öfkeliydi.

"Sizin derdiniz ne !? Bana bunu açıklayın ! Bu şiş ne !?" dedi.

"Bu kadın şişi alıp beni öldürmeye çalıştı. Durum bu" dedim.

"Doğru mu bu !?" diye sordu kadına.

"Doğru" dedi başı eğik şekilde.

"Gardiyan ! Şu kadını hücreye atın, yalnız başına karşında aklı başına gelsin !" dedi ve gardiyanlar kadını götürdüler.

"Bunu da koğuşa geri götürün" dedi benden bahsederek.

"Durun. Müdür bey, sizden bir şey isteyebilir miyim ?" diye sordum.

"Nasıl bir şey  ?" diye sordu merakla.

"Telefon edebilir miyim ? Önemli bir şey söylemem lazım yakınlarıma" dedim.

"Hayır mümkün değil" dedi.

"Bakın, bu ölüm kalım meselesi. Ben suçsuz olduğuma rağmen buradayım. Lütfen izin verin"

"Suçsuzsan burada ne işin var. Bana masal anlatma ve koğuşuna dön  !"

"Yıllar önce nice vatan evladı iftiradan dolayı içeriye girdiler. Kimisi suikaste uğrayıp öldürüldüler, kimisi iftiraya uğrayıp cezaevine atıldılar. Onlar suçlu muydu ? Sırf görevlerini doğru bir şekilde yapıp vatanını devletini sevdikleri için hapise girdiler. Bir şehit ismi vereyim size, Şehit Gaffar Okkan, eski emniyet müdürüdür. Suikaste uğrayıp şehit edildi. Peki ya o yaşasaydı ve iftiraya uğrasaydı hapise girseydi ona da suçlu diyebilir miydiniz ? Diyemezdiniz. Vatanına hizmet edenlere suçlu muamelesi yapamazsınız ! Şu an suçsuz olduğumu kanıtlamam için bana fırsat vermek zorundasınız. Eğer izin vermezseniz ilerde bana bir şey olduğunda pişman olursunuz" dedim.

Biraz düşünüp "Peki ama sadece iki dakika ve bu ilk ve sondur" dedi.

"Bu da yeterli benim için" dedim ve telefonu bana verdi.

Yiğit'ti aradım çünkü teşkilatta numarasını ezbere bildiğim tek kişiydi.

"Alo ?" diye cevap verdi.

"Yiğit ! Cezaevine acil gel" dedim.

"Asiye sen misin, ama nasıl..." dediği an lafını kestim.

"Buna vakit yok ! Sana gel dedim acil"

"Tamam geliyorum"

Telefon kapanınca "Teşekkür ederim müdür bey" dedim ve koğuşa geri döndüm.

Koğuşta bekleyip durdum ama Yiğit'in geldiğine dair bir haber bile yoktu. Sonra beklerken uyumuşum.

Sabah namaza kalkıp abdest aldım sonra namazımı kıldım. Kahvaltı yaptıktan sonra gardiyan girdi koğuşa.

"Asiye ziyaretçin var !" dedi ve hemen kalkıp onunla birlikte gittim.

Görüşme odasına girince Yiğit'i gördüm.

"Asiye. Dün geldim ama geç saatler olduğu için kabul etmediler" dedi.

"Yiğit, beni öldürmek isteyen kişinin kim olduğunu öğrendim" dedim.

"Ne ? Ama nasıl  ?" diye sordu şaşkın bakışlarla.

"Dün gece bizim kogustan bir kadın beni öldürmeye kalktı"

"Ne !?"

"Dur bitmedi. Kadını konuşturdum. Bunu tutan kişi Ferhat mış"

"Bitti o !" deyip gideceği an kolundan tuttum.

"Ali müdüre söyle, Ferhat ondan çok korkar. Bir delilik yapma, sadece Ali müdüre söyle"

"Tamam" dedi derin nefes alarak.

"Dikkat er, ölmediğini öğrendiyse mutlaka tekrar birini yollar"

"Merak etme beni"

"Allah'a emanet ol" deyip bana bakarak gitti.

Koğuşa dönüp oturdum ve düşünmeye başladım. Ferhat beni öldürtmek için başka kimi yollayabilir diye etrafıma bakındım.

Yiğit'den:
Hızlı ve acil bir şekilde şubeye varmak istiyordum, Ali müdüre her şeyi anlatmayı planlıyordum.

Şubeye varır varmaz binaya girdim. Ali müdürün ofldasına bodoslama daldığım için utanmıştım ama başka çarem yoktu, bekleyemezdim.

"Bu ne terbiyesizlik Yiğit  ?! Dingonun ahırı mı burası !? Hangi hakla böyle girersin !?" diye kızmıştı ve haklıydı.

"Müdürüm, Asiye..." dedim nefes nefese.

"Asiye ne !?" diye sordu.

"Müdürüm...Asiye'yi öldürmeye çalıştılar, Asiye kadını konuşturmuş, Asiye'yi öldürtmeye çalışan kişi Ferhat" dediğim an odadan fırlayıp gitti.

Delilik yapmasın diye peşinden koşup gittim.

"Müdürüm ! Timi hatırlayalım böyle olmaz  !" dedim.

"Gerek yok, ben gidiyorum !" dedi bende peşini bırakıp hemen savcılığa gittim.

Savcılıkta hızlı bir şekilde tutuklama kararı çıkartıp karakola da haber verdim. Normalde hızlı bir şekilde çıkarmazlardı ama polis olduğum için yarım saat içinde çıkardılar ve bana verdiler.

Şubeye geri dönüp hazırlanıp timle birlikte çıktık. Bizimle birlikte asayiş polisleri de vardı.

Ferhat'ın evine varınca Ali müdürün aracını fark ettim. Timle birlikte inip timin önünde yer aldım.

"Bakın Ali müdür içeride, mutlaka bizden korkup saldırmaya çalışacaktır ona, dikkatli davranın" dedim.

"Emredersiniz başkomiserim" dedi tim ve birlikte harekete geçtik.

Kapının önünde vurduk "AÇ POLIS !" diye bağırdım.

Kapıyı açan yoktu bu yüzden de koçbaşıyla kapıyı kırıp içeri girdik.

O an Ferhat Ali müdürü esir almıştı, başına silahı dayamıştı.

"BIRAK O SİLAHI TESLİM OL FERHAT !" diye bağırdım.

"Vay be, Yiğit başkomiser, seni tekrar görmek ne güzel" dedi.

"AT O SILAHI FERHAT !" dedim.

KumpasWhere stories live. Discover now