2.bölüm

1.1K 59 20
                                    

Hava kararmaya başlamıştı, sokakta ki dükkanlar birer birer kapanmaya başlamışlardı ve esnaf evine dönmüştü.

Gece eczanede nöbetçiydim. Müşteri gelmeyince bende telefonumu alıp kurcaladım. O sırada annem aradı bende telefona cevap verdim.

"Efendim anne" dedim.

"Gelmiyor musun ?" diye sordu.

"Yok nöbetçiyim bu gece" dedim.

"Hayırlı nöbetler kuzum" dediği sırada bazı anılar canlandı aklımda. Polis olduğum zamanlar annem beni hep arardı, ve aradığı sırada nöbet tuttuğum saatlere denk gelirdi.

"Asiye, yavrum orda mısın ?" diye sordu annem endişeyle.

"Anne, endişe edecek bir durum kalmadı" dedim.

"Yavrum benim...üzme kendini" dedi.

"Neyse ben kapatıyorum" dedim.

Ben polisken annem benim için hep endişe ederdi ama artık polis olmadığım için endişe etmek için özel bir durum yoktu.

Eczane'nin önünde birden birisinin gölgesini fark ettim, o sırada yerimden kalkıp eczaneden çıktım etrafı gözeterek. Kim olduğunu çözmeye çalışıyordum, ama etrafta hiç kimse yoktu.

Tekrar eczaneye dönerken birden arkamda birisinin durduğunu hissettim, ve o kişi konuşmaya başladığı anda kim olduğunu sesinden tanıdım.

"Ne kadar kaçacaksın, ne kadar kırgın kalacaksın ?" diye sordu Yiğit.

Ona sırtım dönük bir şekilde "Alakası yok" diye cevap verdim asi bir şekilde.

"O yüzden mi Hakkari'ye taşındın ?" dediği sırada dondum kaldım. Sonra ona doğru döndüm ani bir şekilde.

"Ne saçmalıyorsun sen ?" diye sordum.

"Özel harekat'a kırgınsın ama özlüyorsunda, ondan kaçıyorsun ama uzağa gidemiyorsunda. O yüzden Şırnak'a yakın bir şehire kaçtın, Hakkari'ye. Görev yaptığın şehri hem görmek istemiyorsun hemde ondan uzaklaşamıyorsun" dedi.

"Saçmalık" diye cevap verdim inkar ederek.

"O zaman neden memleketine dönmedin ? Neden Aydın'a geri dönmedin ?" diye sordu gözlerimin içine baka baka.

Böyle konuşması canımı yakmıştı çünkü doğruları söylüyordu.

"Seni dinlemek istemiyorum" diyip eczaneye girmek üzereyken beni durdurdu.

"Haklıyım değil mi ?" dedi biraz yüksek sesle.

Doğrular acıtır derler, bu bir gerçek, can yakıcıdır doğrular, hele ki bu doğruları bilen birileri varsa ve o doğruları sizin yüzünüze söylüyorlarsa, canınız daha fazla acır.

Ona doğru dönüp karşına dikildim "Benden ne istiyorsun ? Neden geldin ?" diye sordum sinirlenerek.

"Aslında iyi olup olmadığını görmek için geldim" dedi.

"Yapma bunu, bugüne kadar bir kere gelmedin, ayrıca sen aileni çok seven bir adamsın, bir hafta iznin var, onları görmek yerine beni görmeye gelmiş olamazsın" dedim.

"Bir hafta izinli olduğumu da nerden biliyorsun ?" diye sordu.

"Çünkü yalnızca bu zamanlarda bir hafta izin verirler, bir zamanlar özel harekatta olduğumu unuttun mu yoksa ?" dedim.

"Bak, ben seninle tartışmak için gelmedim. Ben aslında...senden özür dilemek için geldim" dedi.

"Ne için ?" diye sordum.

KumpasWo Geschichten leben. Entdecke jetzt