"Abi... Yordun he!" dedim göz devirerek. Yine uzun giydim diye böyle yapıyordu.

"Abin kurban olsun." Sırıttı. "O Yusuf iti de gelmeyecek olsa süper olacak da işte..."

"Bak abi rica ediyorum sorun yaratma tamam mı? Lütfen bak."

"Tamam lan anladık. Ben misafirlerle ilgilenirken göz kulak olur sana işte."

"Göz kulak olmanıza ihtiyacım yok."

Söylediğimi dinlemeden kaşlarını çattı.
"Karaca eğer karşımda götü başı ayrı oynarsa arada sen varsın falan dinlemem sikerim belasını. Söyle ona yılışık yılışık davranmasın."

"Sen Yusuf'u ne zaman yılışık gördün Allah aşkına?"

"Bilmem ben. Ciddi söylüyorum bak."

"Tamam abi."

"Baran nerede?" dedi gözlerime bakarak.

Baran, abimin anlayıp ona hesap sorduğunu söylediğinden beri hareketlerime dikkat etmeye çalışıyordum. Normal davranmaya çalışarak omuz silktim.
"Bilmem. Belki Said'i alıp çıkmıştır."

Yüzüme bakarak hafifçe başını eğdi.
"İyi. Eyvallah."

Tam gitmek üzereyken koluna dokundum.
"Abi bir şey söylemem lazım."

"Efendim?"

"Beni Yusuf götürecek."

"Ney?!" diye yükseldi birden.

İrkildim.
"Yusuf götürecek işte."

"Öyle bir şey yok."

"Ya abi! Hepiniz arkadaşlarınızla oturacaksınız öyle ya da böyle ben bir başkasının arabasına binmeyecek miyim zaten?"

"Hayır Karaca, ikiniz tek olamazsınız. Ben daha ikinizi yan yanayken görnedim. Nasıl olduğunuza bakmam lazım. Baran gelsin sizinle. Tek ikiniz olmayın."

"Abi cidden yeter ama he abarttın şu an." dedim öfkeyle.

"Lan manyak sadece kıskançlıktan demiyorum. Milletin en kalabalık olduğu gün gündeme oturup ortada daha bir şey yokken insanların ağzına malzeme olma diye diyorum. Hem ben Yusuf'un notunu vermedim daha."

Biraz haklılık payı vardı. Herkes kalabalıkken Yusuf'un arabasına tek binmem kesinlikle dikkat çekerdi. Hele de zaten bizim olmamız bekleyen halam ve etkilediği insanlar varken...

Ama Baran'ın bizimle gelmesine de hiç gerek yoktu.
"Tamam da abi Baran Abi neden?"

Dünyanın en saçma şeyini söylemişim gibi yüzünü buruşturdu.
"Ne demek neden? Ben seni kendimden sonra başka kime emanet edeceğim?"

Karşı çıkacaktım ama gözlerinin iyice üstümüzde olduğunu ve aslında içten içe her kelimesinde bizi ölçtüğünü bildiğimde bir şey diyemedim. Derin bir nefes verip başımı salladım. Normalde sormayacağımız soruları soruyor, takınmayacağımız tavırları takınıyorduk bu yüzden bir şeyler anlaması çok normaldi.

"Tamam o zaman." diye mırıldandım.

Abim de bir şey demeden gitti. Yerimde tepinmemek için zor duruyordum! Çok saçmaydı her şey!

Nazende (bxb)Where stories live. Discover now