kahpe hayat!

169 24 4
                                    

Denizden çıkmış, havlularımıza sarılmış seryatların üzerinde oturuyorduk. İkimizden de çıt çıkmıyordu.

Sanırım ikimiz de ne diyeceğimizi bilemiyorduk.

Saçlarım kurumadan onları tarayabilmek için kenardaki çantama uzandım ve içinden siyah saç fırçasını çıkardım ama Melis uzanıp elimden aldı ve,

"Arkanı dön. " dedi. "Ben tarayacağım. "

Canıma minnetti.

Dediği gibi arkamı döndüm ve saçlarımı taramasına izin verdim. Normalde başkalarıyla temas etmekten hoşlanmazdım. Başkalarının saçıma dokunmasından hiç hoşlanmazdım ama Melis'in bunu yapması hoşuma gidiyordu.

Sebepsiz yere elimi tutması, karşıdan karşıya geçerken küçük bir çocukmuşum gibi endişeyle koluma sarılması ya da şuan yaptığı gibi saçlarımı taraması...

Bilmiyordum, belki de kendi ailemden bile böyle bir muamele görmediğim içindi. Hatta kesinlikle o yüzdendi.

O saçlarımı nazikçe tararken o kadar mayışmıştım ki gözlerim kapanıyordu. Ilık rüzgar da yüzüme vurdukça iyice uykum gelmişti.

Neyse ki ben ayakta uyumadan saniyeler önce işini bitirdi ve temizlediği tarağı bir kenara koydu.

"Öreyim mi? "

"Hayatta olmaz. "

Suratı düştü yanaklarını şişirdi. "Neden? "

"Az önce ayakta uyumak üzeriydim zaten. Bir de örersen horlamaya falan başlarım heralde. "

Bir nefes vererek güldü. Eliyle çadırı işaret ederek mırıldandı. "İstersen uyuyabiliriz. "

Kafamı olumsuzca salladım. "Saat daha erken. Yarın zaten kalabalık olacak burası, çok duramayız. O yüzden zamanımızı uyuyarak geçirmeyelim. "

"Pekala. " diye mırıldandı ve gözlerini etrafta gezdirdi. "Ne yapalım o zaman. "

"Bilmem. Bugünü planlayan sendin, sen karar ver. "

Kaşlarını çattı ve düşündü biraz.

"Aklımıza bir şey gelene kadar yürüyelim mi? "

Kafamı salladım ve ayaklandım. Sonra kendimden asla beklemediğim bir hareket yaptım.

Sanırım öpücüğün verdiği cesaret yüzündendi.

Elini tuttum ve boştaki elimi koluna doladım.

Anında yerinde dondu ve büyüttüğü gözleriyle gözlerime baktı. Yüzünde tatlı bir gülümseme oluşurken tuttuğum elini yukarı kaldırdı ve elimin üstüne kocaman bir öpücük bıraktı.

Gülümsedim.

"Melis? "

"Hm? " Gözleri kumları ıslatan denizin sınırındayken mırıldandı.

"Sence üniversitede de beraber yaşar mıyız? "

Cidden merak etmiştim. Onunla aynı evde olmaya çok alışmıştım ve son dönemde zihnimi kurcalayan üniversite düşüncesi beni korkutuyordu.

Ders çalışmıyordum ve nereye gideceğimi de bilmiyordum. Bir yere gidebileceğimden bile emin değildim.

Ama Melis'in dersleri başarılıydı ve iyi yerlere geleceği belliydi. Ayrı düşmemizden korkuyordum.

Sahi, ne zamandan beri onu bu kadar önemsiyordum?

"Nerden çıktı bu şimdi? " diye sorarak düşüncelerimi böldü.

"Bilmem, akademik seviyeleriniz arasında dağlar var, ister istemez ayrı düşmemizden korkuyorum sanırım. "

Siktir ya. Korktuğumu söylemeyecektim. Ağzımdan kaçmıştı ve şimdi zayıf bir aptal olduğumu düşünebilirdi.

Yüzündeki gülümseme tekrar kendini gösterdiğinde bu düşünceden vazgeçtim.

Melis öyle düşünmezdi ki.

Düşünmezdi. Biliyordum. Ona duyduğum güveni başka kimseye duymamıştım sanırım.

Ellerimizi ayırdı ve kolunu omzuma atıp diğer eliyle yanaklarımı sıkıştırdı.

"Ayrılmamızdan mı korkuyormuşsun sen? Oy oyyy! "

"Melis ya! " Çığlık attım resmen. "Kızarttın! "

"Tamam, tamam. " Elini yanaklarımdan çekti ve sulu bir öpücük bıraktı. "Böyle şeyleri kafana takıp üzülme. Bu saatten sonra seni öldürseler bırakmam."

"Hadi ordan! Abartma. "

"Yalnız ben ciddiyim hanımefendi. Hayaletim bile musallat olur sana, görürsün. "

Kollarını ittim üzerimden. "Saçma sapan konuşma Melis ya! Ne ölmesi, ne musallatı. Kötüyü çağırma bak! "

Neşeli bir kahkaha attı ve tekrar sırnaştı. Sesimi çıkarmadım.

"Korktun mu yoksa? Doğruyu söyle. "

Ters bir bakış fırlattım ve saçlarımı yüzüne yüzüne savurdum bilerek. "Ne korkacağım, göbek adım tehlike benim bir kere. Hayaletler benden korksu- "

Tam o anda. Olabilecek en kötü anda. Şu dünyada en çok tiksindiğim ve korktuğum şey olan devasa bir böcek yüzüme yüzüme uçmasaydı eğer. Belki çığlık atarak geri kaçmak yerine cümlemi tamamlayabilirdim.

Ama ne yazık ki evrenin beni rezil etmek gibi çok sevdiği bir hareket vardı.

Kahpe hayat! Bir kere de yüzüme gül ulan! Hoşlaştığım kıza niye rezil ediyorsun!?

Melis resmen hönkürerek gülmeye başladığında dudaklarımı büzdüm. Böcek tekrar dibime girdiğinde bir çığlık daha koparmam ise son nokta olmuştu.

Çünkü Melis artık kumlara yatmış o şekilde gülüyordu.

"Gülme! "

Bağırdım ama o gülüşün arasından duyabildiğini hiç sanmıyordum. Zaten ben de dayanamayıp gülmeye başlamıştım.

Rezilliğim şaka mıydı ya?

...........

bolum sonu bebekler

birazdan rahatsiz valse de  yb aticam beklemede kalin

arti olarak onceki bolumde cok az oy var kirarim bacaklarinizi ona gore

hadi by

pretend - gxgWhere stories live. Discover now