kızım

155 20 0
                                    

Eve girerken olacakların farkındaydım aslında. Ayakkabıları burdaydı.

Derin bir nefes alarak onun büyük ayakkabılarının yanına bıraktım benimkileri. Ne dersem diyeyim çaresizce onu özlediğimin farkındaydım. Bu yüzden hep yaptığım gibi olanların farkında değilmişim gibi davrandım.

Çünkü ne yaşanırsa yaşansın, ne yaparsa yapsın, bana her zaman küçücükmüşüm gibi davranır, olanları anlamadığımı düşünerek ya da oyunumu devam ettirerek benimle ilgilenmeye çalışırdı.

Aylarca ortadan kaybolup birden belirmesine rağmen.

Her şeyin farkında olmama rağmen.

En azından beni sevdiğine inanarak anlamazdan gelir ve yanına sokulurdum.

"Baba? "

Koltukta oturduğu yerden bana döndü ve gülümsedi. Annem de susmuştu ben gelince.

Kollarını açtı sarılmam için. Dudaklarım büzülürken hızlı birkaç adımla kollarının arasına girdim.

"Seni çok özledim. "

Nerdeydin?

Saçlarıma kokulu bir öpücük bıraktı ve konuştu. "Ben de seni çok özledim aşkım. "

Yalancı.

"Ne zaman geldin? Haber verseydin keşke. "

Saçlarımı küçükken yaptığı gibi parmaklarıyla tarayarak severken ağlamamak için yanaklarımın içini ısırdım.

"Birden oldu bebeğim, az önce geldim. Seni soruyordum ben de. "

Yalancısın.

Büyük bir gülümseme yerleştirdim yüzüme. "Aç mısın? Sana bir şeyler hazırlayayım mı? "

Anneme kısa bir bakış attı ve kafasını iki yana salladı. Fark etmemiş gibi yaptım. Yine.

"Gelmeden yemiştim bebeğim. Sen ye, ben tokum. "

Kafamı salladım. "Ben de aç değilim zaten. Sana sormuştum. "

Dün sabah Melis'le ettiğim kahvaltıylayım baba. Ama önemli değil, sen bunu bilmesen de olur.

Büyük elleri saçlarımdan çekilmedi ve bir öpücük daha bıraktı sağ yanağıma.

"Neler yaptın bugün okulda? "

Bugün cumartesi.

"Hiiç. Aynı şeyler işte. Sen neler yaptın? "

Tekrar anneme baktı. Sorun yok Özlem, fark etmemiş gibi yapmaya devam et. Her zamanki hali.

"Beeeenn. " Yanağıma hızlı bir öpücük bıraktı. "Sadece seni özledim! " Bir öpücük daha bıraktı. "Tek yaptığım buydu! "

Yalancısın baba.

Sen hiçbir şeyi özlemedin. Aniden gelmeseydim sessizce birkaç eşya alıp gidecektin.

Ama sorun değil. Bunu da bilmiyormuş gibi yapacağım.

"Alacağını al ve git burdan Fatih. Huzurumuzu kaçırma daha fazla. "

En azından annem yüzüne vurmayı başarıyordu. Yine de küçük oyunumuzu bozduğu için gülümsemem düştü.

Babam anneme atabileceği en ters bakışı attı. Cidden anlamadığımı düşünüyordu galiba.

"Saçma sapan konuşma Zehra. Kızımla konuşuyorum ben, aramıza girme. "

Kızım...

Kızınım değil mi baba?

Öyleyse neden yanımda değilsin, neden yoksun?

Neden ufak bir dokunuşun için kırk takla atıyorum ben?

Sustum. Tek kelime etmedim. İçime dolup taşan bütün sorularımı yuttum. Cevaplarını adım gibi bildiğim sorularımı.

Babam derin bir nefes aldı ve bana döndü tekrar. "Derslerini aksatma ve anneni üzme tamam mı güzelim? O zor zamanlar geçiriyor, anlayışlı ol ve dediklerini çok takmamaya çalış. "

Benim için bu kadar endişeleniyorsan neden hep gidiyorsun?

Annemden alaycı bir gülüş sesi geldi. "Kim beni bu hale soktu? Terk ettiğin kızını dört ayda bir on dakika görüyorsun diye yılın babası mı sanıyorsun kendini? "

Yaslandığı koltukta hırsla dikleşti ve iğrenç bir bakış attı. "Sen kızını çok mu mutlu sanıyorsun? "

Bunu ciddi ciddi sormuş muydu yoksa sinirli bir ima mıydı anlamamıştım ama huzursuzlukla yerimde kıpırdanmama sebep oldu.

Gözlerimle susması gerektiğini söylemeye çalıştım ve kafamı iki yana salladım ama dinlemedi.

Sus anne, demek istedim. Neler olduğunun farkındayım ama bunu söylersem hiç gelmez. Sus.

Bu sefer babam dikleşti yerinde. Ellerini çekti üstümden ve anneme döndü. "Dediklerine dikkat et. Ne demek istiyorsan açık konuş. Canımı sıkma benim. "

Annem bir gülüş daha savurdu. Kanepenin köşesine çekildim yavaş yavaş. Kendimi küçültmeye çalıştım.

Keşke Melis şuan burda olsaydı. Kafedeydi şuan ve bu gece o kapatacaktı. Benim kötü göründüğümü söylemiş ve hasta olduğumu düşünerek erken yollamıştı.

Yemek yemediğimden olduğunu söylememiştim çünkü bilmemeliydi.

"Bu kız ne halde haberin var mı senin! Sigara içiyor Fatih! Hem de çok fazla! "

Babam hızla bana döndü. Bedenimi daha çok küçültmeye çalıştım.

"Doğru mu bu? "

Hiçbir şey demeden alttan gözlerine baktım sadece. Ne diyebilirdim zaten?

Babam hızla sağ kolumu tuttu ve öne çekti. Bedenim öne doğru savrulmuştu bu yüzden. Elimi kokladı. Ben kolumu çekmeye çalışıyordum ama çok güçlüydü.

Kolumu aynı tuttuğu gibi savurarak bıraktı. "Sen benimle dalga mı geçiyorsun Özlem! Sigara içmek ne demek! "

Annem hızla oturduğu yerden kalktı ve babamın kolunu tutarak geri çekti. "Sakın kızmaya hakkın olduğunu sanma! Kim yüzünden bu halde sanıyorsun! Yemek yemiyor Fatih! Zarar veriyor kendine! Senin çok sevdiğin kızının kolları yaradan gözükmüyor! "

Babam tekrar kolumu yakaladı ve eşofman üstünün kolunu sıyırdı. Hiçbir şey yapamıyordum bile. Ağlayamıyordum da.

Sadece "Yapma. " diyebildim. "Yapma baba. "

Babam elini başına götürdü ve saçlarını karıştırdı. Bütün yüzü kıpkırmızıydı.

Otuz saniyelik bir sessizlikten sonra "Manyaksın sen. " dediğini duydum. Artık nefes alabildiğimden bile emin değildim. "Kızını da kendin gibi manyak yaptın! Manyaksın! "

"BEN BİR ŞEY YAPMADIM! " diye bir çığlık savurdu annem.

"BANA BAĞIRMA! "

Dikkatlerinin benden uzaklaştığı küçük boşlukta kendimi tekrar dışarı attım. Arkamdan seslenen olmadı.

Kavgaları dışarıdan duyuluyordu.

"SENİN SUÇUN! SİKTİR OLUP GİTMESEYDİN BU HALDE OLMAZDI! SENİN SUÇUN! "

Adımlarım beni olabildiğince tenha bir yere götürene kadar tepki vermedim. Sonunda eski parka vardığımda ağzımdan bir hıçkırık kaçtı.

Başka bir hıçkırık onu kovaladı ve sonra diğeri... Kendimi uzun zaman sonra içli içli ağlarken buldum.

.................

benden su sira mutlu bolum beklemeyin cocuklar

kontrol etmedim yazim yanlisi olabilir diger bolumu de okuyup oylamayi unutmayin by

pretend - gxgNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ