sırlarını paylaşan iki yabancı

342 32 0
                                    

Uyandığımda Melis hala uyuyordu. Bu yüzden sessizce tuvalete gidip geldim ve üzerimi değiştirdim.

Okul formamız yoktu, sadece koyu renk giyinmemizi istiyorlardı. Benim de işime geliyordu zaten.

Annemin azarını çekmek istemediğimden göz altlarımı kapatırken birkaç homurdanma duyuldu ve hemen ardından Melis esnedi.

"Günaydın. "

"Günaydın, saat kaç? "

Bileğimdeki saate baktım ve konuştum. "Tam dokuz şuanda. Hızlıca giyinirsen kahvaltıya vaktimiz kalır. "

Annemin işi bir saat önce başlamıştı bu yüzden rahat rahat kahvaltı edebilirdik.

"Banyo ne taraftaydı? "

"Karşıdaki kapı. "

O tuvaletten çıkmadan işlerimi bitirdim ve seslenerek mutfağa yürüdüm. "Kahvaltıyı hazırlıyorum, oyalanma. "

Tuhaftı aslında. Birbirimiz hakkında isimlerimiz dışında ne biliyorduk ki? İki yabancıdan farkımız yoktu ama dün gece yan yana uyumuştuk ve birazdan beraber kahvaltı edecektik.

Böyle şeylere alışkın değildim. Doğru düzgün arkadaşım olmamıştı ki benim.

Ben domatesleri yıkarken içeri girdi. "Yardım edeyim mi? "

"Etmesen daha iyi gibi, pansumanı ne zaman yenilemeliyiz biliyor musun? "

Dudaklarını büzüp omuzlarını kaldırdı. Bu bilmiyorum demekti herhalde. Kafamı salladım ve işime geri döndüm.

Normalde kahvaltı insanı pek değildim. Hatta direkt yemek yemeyi sevmiyordum galiba. Bu yüzden sadece salatalıktan atıştırdım.

Melis de ya iştahı olmadığından ya da yüzündeki yaralardan pek bir şey yememişti zaten.

Üstüne gitmedim. Dediğim gibi, birbirimizi tanımıyorduk. Ne yaptığı bu kadar umrumda olmamalıydı.

Bulaşıkları yerleştirmeme inatla yardım etmesi sonucu hızlıca mutfaktan çıkabilmiştik ama o bundan hiç memnun gibi durmuyordu.

Ayakkabılarımızı giyip evden çıktığımızda beni durdurdu. "Şey, ben okula gitmeyeceğim galiba. "

"Ne yapacaksın? "

Dudaklarını büzdü tekrar. Ne çok dudak büzüyor diye düşündüm.

"Bilmem. Dolanırım öyle etrafta. "

Kaşlarımı çatarken buldum kendimi. Bu halde sokakta dolaşmamalıydı. Artık evine gitmesi ve güzelce dinlenmesi gerekiyordu. Sahi, neden evine gitmiyordu?

"Niye evine gitmiyorsun? Dinlenmen gerek. "

Gözlerini kaçırdı ama bir şey söylemedi. Aklım daha da bulanırken omuzlarını tuttum. "Melis, bunu ailenden biri mi yaptı? Sana yemin ediyorum kimseye bir şey söylemem ama yardım edebilmem için bazı şeyleri söylemen gerek. "

"Edemezsin ki. " diye mırıldandı çocuk gibi çıkan sesiyle. Doğru söylüyordu aslında. Edebilsem önce kendime ederdim. Yine de en azından denemek istiyordum.

"Sen söylemeden bunu bilemem. Şöyle yapalım mı? "Anahtarla kapıyı açıp ikimizi de tekrar eve soktum. Okul yalan olmuştu anlaşılan. "Sen bana neler olduğunu anlat ben de seçtiğin üç özel soruyu cevaplayayım, hm? "

Küçüklüğümden beri gözlem yeteneği iyi biriydim ve Melis'i okulda gördüğüm kadarıyla duygu dolu, her şeye hevesli, neşeli biri gibiydi. Ancak dünden beri gördüğüm Melis o kadar donuk ve umutsuzdu ki neredeyse başka birisi olduğundan şüphelenecektim.

Eğer kötü bir şey yaşadıysa -ki hiç iyi gibi durmuyordu- onu benden iyi kimse anlayamazdı. O bunu bilmiyor olabilirdi ama ben biliyordum, benim yanımda kimse yoktu ama ben onun yanında olabilirdim.

Melis'in de benim gibi yaşama olan hevesinin kırılmasını istemiyordum.

Salondaki koltuklara otururken pat diye söyledi. "Ben eşcinselim. " Gözlerini kapatmıştı. "Annem arakadaşımla konuşmalarımızı duymuş, babama ötmüş. Sonrası malum. "

Arkasına yaslandı ve parmaklarını çıtlatmaya başladı tek tek. "Gözüm görmesin dedi, kovdu en son işte. "

Derince bir nefes aldı.

"Sıra bende. " dedim. Düşünceli duruyordu ve bu ruh halinden sıyrılmasını istemiştim. "Bana soracaksın. "

Minnet dolu bir tebessüm yolladı. "Neden okuldaki kimse senden haz etmiyor? "

Duraksadım. Nedense bunu sormasını beklemiyordum. Yine onun gibi arkama yaslandım ve konuştum.

"Pek arkadaş canlısı bir yapım yok sanırım. Ayrıca annem bir kere veli toplantısına sarhoş gelmişti ve çok büyük kavga etmiştik. Bu yüzden olabilir. "

İkimiz de aynı koltukta yan yana oturuyorduk ama hiç birbirimize dönmemiştik. Karşımızdaki televizyonun siyah ekranına bakıyorduk.

"Dün bana konuşulanları duymazdan gel gibi bir şey söylemiştin eve girmeden. "

Soracağı soruyu tahmin ederek açıkladım. "Annem beni pek sevmez, muhtemelen bana edeceği birkaç küfür ve hakaret duyabilirdin. O yüzden söyledim. "

İkimiz de aynı anda birbirimize baktık. Birbirimizi anlar gibi. Belki de kendimizi kandırıyorduk, bilmiyordum.

"Bu kadardı. " dedi. "Üçüncü bir soru sormayacağım. "

"Hiç ısrar edemeyeceğim. " diye mırıldandım.

Kısa bir sessizlik oluştu. Ayaklanıp ona döndüm.

"Biraz daha uyuyalım mı? " Madem okula gitmiyorduk rahat rahat uyumalıydık.

Kafasıyla onaylandı. Odaya geri yürürken fark ettiğim şeyle homurdandım.

"Boşuna giyindik amına koyayım ya. "

Dediklerime güldü. İkimiz de hızlıca pijamalarımızı giydik tekrar. "Uyku öncesi sigarası? "

Kafasını salladı hızlı hızlı. Daha iyi duruyordu az öncekine göre sanki.

Sigaraları söndürüp yorganlarımıza sarıldık.

"İyi uykular. " dedi.

"Uyandığımızda hatırlat, pansumanı yenileyelim. " dedim.

..........

buyrunuz dorduncu bolumunuz

melisle ozlemin anne babalari toplayip agiz burun giricem kendi yazdigim seylere sinirlendim resmen amk

neyse ig

pretend - gxgKde žijí příběhy. Začni objevovat