Bölüm-13

17 3 0
                                    



"Neden sen gidiyorsun okula? Velisi Hakan Bey değil mi? Babanız o sonuçta."

Yandan bir bakış attı "Velisi babam. Kendisi suçluysa idareye 'babam yurtdışında' deyip beni aratıyor. Haklıysa babam gidiyor."

Bozkurtoğulları hakkında tek bir yargıya varacak olsam... hepsi cin gibiydi.

'Vay be' dercesine dudak büzdüm. "İdare kanıyor mu buna?"

Oğuz Agâh da omuz silkti "Orası da Mete'nin Oscarlık performansına bağlı."

Okula geldiğimizde etrafa şaşkınlıkla göz gezdirdim. Okul, okuldan başka her şeye benziyordu. Bahçesinde kocaman yapay bir göl ve antin kuntin heykeller vardı.

"Ne yalan söyleyeyim Kıbrıs'tan böyle bir performans beklemiyordum."

Oğuz ters bir bakış attı "Allah'ın s*ktir ettiği bir köyde değilsin. Kıbrıs'ı da fazla küçümseme."

Memleketine de toz kondurmuyor, haspam!

Arabayla otoparka girdiğimizde ise daha büyük bir şok beni karşıladı. Cennete düştüm huri dolu ha dostlar!

"Ağzının sularını topla."

Homurdandım, aman çok komik!

Arabadan inip yan yana okula yürürken tam bir BRANGELİNA gibiydik! Öğrencilerin çoğunluğu ciddi manada ilgiyle bize bakıyordu.

Müdür odasının önüne geldiğimizde kapının önünde karşılıklı dikilen Mete ve ağzı yüzü kaymış yakışıklı bir çocuğu gördük.

Oğuz, Mete'nin haline bakmadan önce karşı tarafa ilgiyle göz gezdirdi. Ben ise Mete'ye gözlerimle hasar tespiti yaptım.

"İyi misin Mete? Neden kavga ettiniz?"

Mete sözlerimle serseri bir gülüş atıp deri ceketinin kollarını silkti.

"Ben iyiyim yenge. Sen karşı tarafı gördün mü?"

"Maalesef karşı tarafı görüyorum. Rezil herif bunun için mi çağırttın bizi? Adam gibi dövseydin bari mazot parama değseydi!"

Oğuz'un söyledikleriyle dudaklarım balık gibi aralandı.

"Oğuz Agâh! Şiddet çözüm değil, konuşması yapmayacak mısın?"

Oğuz duraksayıp bir süre düşündü "Şiddet çözüm değildir, Mete. Bu şekilde olayları çözemezsin. Konuşarak anlaşmalısın...arkadaşın kendini camdan atsa sen de mi atacaksın... neye gülüyorsun söyle biz de gülelim...kendini de unutsaydın!"

Sesi navigasyonda yol tarif eden kadınlar kadar ruhsuz ve isteksiz çıkmıştı. Sanki bir banttan okumuş gibi.

"Bütün tuşlara bastın, Oğuz."

Mete "Oha çok içli bir konuşmaydı. İkna oldum şuan. Bir daha dövüş falan yok. Tasavvufa yöneliyorum."

Gözlerimi devirdim "Gerçekten çok etkileyiciydi."

O sırada müdür odasından yaşlı ama dimdik, karizmatik bir adam çıktı. Oğuz'u görünce gözlerinde beliren dolar işaretlerini görmemek için aptal olmak gerekirdi.

"Oğuz Agâh! Hoşgeldin, buyur gel. Sizin kerata yine rahat durmadı ama halledeceğiz. Bir kahvemi içersin. Yenge hanım sanırım... Hoşgeldiniz."

Uzattığı eline kısa bir bakış atıp zarifçe tokalaştım "Merhabalar hoşbuldum."

Müdür hepimizi incelikten kırılarak odasına davet ederken telefonumun çalmasıyla gözüm ekrana indi.

Benjamin...

Eşim Bir Kaçak!Where stories live. Discover now