Bölüm 19: Yarasından Akan Kandan Çiçek Filizlenen Adam

1.5K 201 502
                                    

"Aklımda hiçbir şey yoktu. Çünkü o sıralar sana rastlamamıştım daha. Sonra sen çıktın geldin. Ortalığı güzelledin. Beni ben ettin..."
Cemal Süreya

✨✨

Dream On · Aerosmith

✨✨

Biraz geçiş bölümü tadında oldu.

✨✨

Mert'in gözlerini açtığında tıpkı günlerdir olduğu gibi göğsünde yatan kumralın bedeninde bıraktığı tatlı ağırlıkla birlikte dudakları kıvrıldı. Yine rutinleri olmuş şekilde Barış bir kolunu onun karnına sarmış, o da Barış'ın omzuna sıkı sıkı kollarını dolamıştı. Geldikleri yerin, İstanbul'un hemen çıkışında da olsa, tertemiz havasından mıdır bilinmez ama insana huzur veren bir yanı vardı. Mert'in ise huzuru sanki havadan öte saçları tam çenesine değerek onu huylandıran kumral adamdı.

Ruhu bir gün batımının eşsiz manzarasında, dalgalı denizlerin içinde hayatta kalmaya çalışan bir denizcininkiyle eş değer olsa da Mert şimdilik hayatta kalmaya çalışan denizci tarafını görmezden geliyor, yalnızca gün batımının altın sarısı-kızıl rengine boyadığı gökyüzünün ve denizin tadını çıkarmaya odaklı halde önündeki günü geçirmek istiyordu, ölüm uçağı addettiği uçağa atlayıp da arkasında bıraktığı alevlerin arasından bambaşka biri olarak çekip gideceği o mahşer gününe kadar.

Yeryüzünde istediği tek şeyin adalet olduğunu düşünen Mert, asıl istediğinin aşk olacağı günlerin geleceğinden habersiz burnunu tam önünde duran saçlara daldırıp mis kokudan bir nefes çekti. Rahatsız koltukta yattıkları zamanlardan sonra burada güzel bir uyku uyuduğu belli olan kumralı kaldırmak için, "Hişt." dedi, adamın kulağına doğru.

Barış, onu duysa da sallamadan mırıltılar çıkararak göğsüne iyice yerleşince gülümsemesi hâlâ dudaklarında asılı kalmış şekilde Barış'a doğru, "Biraz daha uyanmazsan kahvaltıya götürmeyeceğim seni." dedi. Sözleri hâlâ umurunda olmayan adamı bu kez de en can alıcı noktasından vurmak ister gibi, "Güney'le son günümüz. Bence onu bekletmek istemezsin." diyerek ölümcül darbeyi indiriverdi.

Birden gözleri açılan Barış, "Kalktım kalktım, hemen hazırlanırım şimdi. Çok hızlıyımdır ben." demesine eş boş bulunup dudaklarının altında kalan tene bir öpücük kondurdu. Mert'in kalbini öptüğünden habersiz olan adam, bu kez de başını kaldırıp en güzel gülüşlerinden birini Mert'e sunarak, "Günaydın." derken Mert'in doğduğundan beri orada olan yarasından akan kandan bir çiçek filizlendi sanki, ömrü boyunca taşıyabileceğinden fazlasını kaldırmış göğsünde bir kuş gibi hafifçe yatan, ona yük olmadan gülümseyen, bilmese de onu yarasından öpen kumral adamın ona sunduğu manzara sebebiyle.

Zihninin gerilerinden fısıldayan bir ses, 'Şimdi zamanı mıydı?' diye düşünmesine neden olurken hızlanan kalbini görmezden gelip Barış'ın hızla yataktan kalkıp hazırlanmasını izledi. O kadar basitti ki hayat onunla... Bunca zaman zihinsel bir devinimin tam ortasında kalarak yalnızca bir sonraki hamlesini hesaplamayla meşgul olan beyni, şimdi Güney'in burayı ne kadar sevdiğini anlatarak duşa giren adamla sakinlemişti sanki, kelimenin tam anlamıyla huzurun ortasındayken hem de...

Herkesin basit olduğunu düşünen Mert, hayatın da basit olabileceğini kurduğu karmaşık oyunun en başında yalnızca bir piyon olması gereken adamla öğrenmişti, onun huzurlu gülümsemelerinin ışığında az da olsa dinlenirken.

KIZIL ÖLÜMÜN MASKESİ |BXBحيث تعيش القصص. اكتشف الآن