Giriş

34 3 1
                                    







4 YIL ÖNCE

İNGİLTERE/LONDRA

Sağ ayağını arabaya dayayıp elleriyle plakayı sökmeye çalışan Benjamin yüzünden İngiltere'nin izbe bir otobanında soğuktan ölmek üzereydim. O ise boncuk boncuk terlemiş alnını koluna silmeye çalışıyordu.

"...soktuğumun japon yapıştırıcıları!"

Reklam arası gibi girip gecemizi şenlendiren küfürleri de cabasıydı!

Daha fazla takırdayan dişlerime dayanamadım. 

"Benjamin plakayı sökmeye ne gerek var? Her zamanki gibi çamur süreriz, olur biter!"

Ters ters yüzüme bakıp hiçbir şey demeden işine geri döndü. Artık soğuğa dayanamayıp arabaya bindiğimde çok geçmeden Benjamin de gelmişti.

Derin bir nefes alıp yeni çıkmaya başlamış sarı sakallarını ovuşturdu. Bu gece ekstra sıkıntılıydı.

"Bak Margaritá...bunu sana son kez söylüyorum. Seni hemen evine bırakabilirim. Eşlik etmek zorunda değilsin. Bu durumda olmamızın en büyük sebebi benim. Adamlarla konuşacağım; borç, benim borcum."

Benjamin'le 1 yılı aşkındır tanışıyorduk. Üniversitede aynı bölümde olmamızla birlikte İngiltere'deki sayılı arkadaşlarımdan biriydi. Normalde böyle pis işlere bulaşmazd...aslında bulaşırdı.

Geçen ay Vegas'ta yaptığımız kaçamağın bedeli fazla ağır olmuştu. Daha 18 olmadan kumarhaneye sahte kimlikle girdiğim, kumarhane sahibi tarafından fark edilmişti ve polise şikayet etmemesinin tek sebebi borcumuzdu. Bol sıfırlı bir borç...

Bu da yetmezmiş gibi Benjamin, kumarhane sahibine en azından paranın yarısını verebilmek için bir gangsterden yine yüksek faizli borç alarak alacaklı sayısını ikiyle çarpmıştı.

Artık hem kumarhaneye hem de gangstere borcumuz vardı.

Borcumuzu ödeyelim derken Testere filmine yeni bir bakış açısı kazandıracağımızdan habersizdik.

Yalnızca bir ay sonra 18 yaşıma girdiğimde tüm sorunu çözebilecek kadar yatım, katım ve hesaplarımdaki bol sıfırlı meblağlarım vefat eden annemin vasiyeti sayesinde üstüme geçirilmiş olacaktı. Gel gör ki 1 ayımız yoktu!

"Bu yalnızca senin borcun değil Benjamin."

'Hadi ya' dercesine kaşlarını kaldırdı "En son beleş viskiden kafayı bulup üst üste defalarca kırmızıya 10.000 koyan bendim diye hatırlıyorum."

Eh evet biraz haklıydı. Ama hesaba katmadığı bir şey vardı... Onun borcunu ödeyememesi demek; benim sahte kimlikle kumarhaneye girdiğimin, eski İngiltere-Türkiye sefiri dedemin kulağına gitmesi demekti.

Yani bu işin sonu her şekilde bana dokunuyordu.

Yıkık gümrük kapısına yaklaşırken istemsizce gerilmiştim. İngiltere'nin uzun süre önce yerini değiştirdiği gümrük kapısının yerine şimdi bu yıkıntı kalmıştı. Üstü tenteli birkaç konteyner, birkaç yüz metre gerisinde ise camları kırılmış iki katlı bir bina. Tepedeki jeneratöre bağlı dev lamba, bozuk olduğundan yanıp sönerken insanlar sanki disko topuymuşçasına tepinip dans ediyorlardı. Devlet gümrüğü kapatınca sokak lambaları da söndürülmüştü.

Bildiğim kadarıyla buraya çok fazla devriye ekibi koymuyorlardı. Karşı tarafla yapılmış güçlü bir anlaşma vardı; ayrıca devriye gezen ekiplere de yarışları düzenleyenler, sağlam para yediriyordu.

Benjamin'in son model arabası, yanan lastiklerin etrafındaki öbek öbek dikilen insanların dikkatini çekerken ben ise oldukça yabancı olduğum bu dünyayı incelemeden edemiyordum. Kol kola gezen eskortlar, kenarda büzüşüp toz içenler, arabalarının egzozlarını rakiplerini tahrik edercesine öttüren yarışçılar...

Eşim Bir Kaçak!Where stories live. Discover now