''Rüzgar Sayar'ın şahiti Barkın Samyeli. Sizide buraya alalım.'' dediğinde nikah memuru, ilk Burcu'ya daha sonra Rüzgar'a baktım. Çağırmayacaklarını söylemişlerdi.

Derin nefes alışverişlerimin arasında kalbim adeta ağzımda atıyordu. Ne ona bakmaya cesaretim vardı, ne de buradan kalkıp bu düğünü mahvetmeye hakkım vardı. İlk kokusu geldi burnuma, o tanıdık koku. Daha sonra yanımda ki boş sandalyeye oturarak derin nefes alışı kulaklarımı doldurdu. Ona bakmak istiyordum ama yapamıyordum. Bakışlarımı Burcu'ya çevirdiğimde bakışlarını kaçırdı.

Gözlerim dolarken sadece sakin olmayı bekledim. Ama olamadım. Ona sarılmak istiyordum, neden beni bırakıp gittiğini öğrenmek istiyordum. Ben burada onca şey yaşamışken, neredeydi öğrenmek istiyordum. Unutursun demişti annem, unutamamıştım içim o kadar yanmıştı ki, bir gram dahi unutamamıştım. Artık anlatmıştım anneme, bildiğini söylemişti. Onun yanında ne kadar mutlu olduğumu gördüğü için, karışmadığını söylemişti.

Başımı Barkına doğru çevirdiğimde kapadığım gözlerimi büyük bir zorlukla açtım. İlk bulanıktı etraf, daha sonra onu gördüm. Yakışıklılığından hiç bir şey eksilmemişti adeta. Yeni çıkmış sakalları ona farklı bir hava katmıştı. Gözleri ise hala aynıydı, hala yemyeşildi.

Bakışlarını bana çevirdiğinde, canım yandı. Bana böyle bakmayalı uzun zaman olmuştu. Onu özlemiştim.

''Merhaba,'' dedi o tanıdık sesi ile, içimin huzurla kaplanmasına sebep olan o sesi ile.  ''Merhaba,'' dedim titreyen sesim ile. Daha sonra sadece birbirimize öyle bakakalmıştık.

''...Bende sizi karı koca ilan ediyorum.''

Bakışlarımı büyük zorlukla Barkından çektiğimde, Burcu ve Rüzgara çevirdim. Önlerinde ki kağıdı imzaladılar daha sonra bana uzatarak imzalamamı beklediler.

Kalemi titreyen elime aldığımda, hemen imzalayarak Barkına verdim. Kalemi alırken, tenime değen tenini hissetmiştim. Onun bana sarılmasını, elimi tutmasını özlemiştim.

Hızlıca imzalayıp, Rüzgara geri uzattı. Daha sonra Rüzgar Burcunun dudaklarına yapışarak sakin ve nazik bir biçimde öpmeye başladı. Onları öyle görünce gülümsedim burukça. Bu bizim de hayalimizdi, evlenmek...

Geri çekildiklerinde alkış sesleri duyuldu. Burcu'yu öperek tebrik ettim. Daha sonra aynı şeyi Rüzgara'da yaptım.

''Baba!'' diye bağıran ve düğün masasına doğru koşturan ufak kıza baktım. Birini andırıyordu, ama kimi? Fazla kestiremiyordum.

Kumral saçlı kız bize doğru koştuğunda, Barkın'ın kucağına atladı. Burcu'nun ve Rüzgar'ın bakışları Barkın'ın kucağında ki kıza kaydığında, nefes alamadığımı hissettim. Dengem alt üst olurken, Burcu tuttu kolumdan. ''Sakin ol Miray'' dedi biraz daha sıkı tutarak.

''Barkın.'' dedi yabancı olduğu her halinden belli olan alımlı kadın bize doğru yaklaşırken. Ufak kız saçlarını annesinden almıştı, gözlerini ise Barkından. Barkının ki gibi yemyeşil gözleri vardı.

''Tebrik ederim.'' dedi elini Burcu'ya uzatarak, Burcu ilk Barkına daha sonra bana bakarak kadının elini sıkıp hemen geri çekildi.

''Teşekkürler.'' dedi Rüzgar elini sıkmaya bile tenezzül etmeden. Daha sonra kadın elini bana uzattığında Barkına baktım. Kadının elini sıkarak başımı hafifçe salladım.

Kadın kızı, daha doğrusu kızının elinden tutarak gülümsedi. "Sana pasta alayım mı Miray?" diyerek başını okşadı.

Miray.

Kızının ismini Miray koymuştu demek.  Duyduklarımdan sonra kalbimdeki bıçak daha da derine inmişti sanki. Düğün masasından hızlıca inerek gelinin hazırlanması için verdikleri odaya doğru koştum. Gözyaşlarım artık benden bağımsızdı, her bir damlasını serbest bıraktım.

Çocukluk HislerimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin