"Geç arabaya sıkma canımı."

"Sen sıkma canımı!" diye bağırdım. Bağırışım abime değildi aslında. Canımı çok sıkıyordu ama sıkan abim değildi. Dayanamıyordum.

Arabaya geçip kapıyı sertçe arkamdan çektiğimde babamın sesini duydum.

"Gitmeyin şu çocuğun üstüne."

"Baba sen desene o zaman bir şey. Hep beni kötü biliyor sonra."

"Kıyafetleri beni rahatsız etmiyor."

Buruk bir tebessümle gülümsedim. Babam zaten bizi kırmaktan hep çok çekinir, saygıyla yaklaşırdı. Köyde de çok seveni vardı. Herkese büyük ya da küçük iyiliği dokunduğundan başı sıkıştığında etrafında bir sürü insan görebiliyordu. Aslında amcalarımla aynı kazanıyor ama sanki iyi yüreğinden kaynaklı olarak onun parası daha kazançlı ve bereketli oluyordu. Bu zamana kadar anneme bir kez sesini yükseltmemiş, bize tek kızdığı zamanlar kendimizi düşünmeden yaptığımız işlerden dolayı olmuştu.

Baran'a her zaman bir büyükten fazlası olarak yaklaşmış, onu bizden ayırmak şöyle dursun kimi zaman kendini fazlalık gibi hissetmesin diye bizden üstün tuttuğu da olmuştu. Bunu en yakın arkadaşına olan borcunun dışında Baran'ı gerçekten sevdiği için de yapmıştı. Baran'ı gerçekten seviyor ve takdir ediyordu. Herkes gibi.

Baran babama benziyordu. Sadece biraz daha az mülayim haliydi.

Arabanın kapısı açıldı. Yanıma annem ve babam oturdu. En önün sürücü koltuğuna Baran geçmişti yanına da abim. Yolculuk boyu ben bile gevezelik etmediğim için sessiz bir zaman geçirmiştik diyebilirdim. Benim bu sessizliğimi çok garipsemelerini sürekli laf atıp konuşmaya çalışmalarından anlıyordum. Baran beni dinlemezken konuşmak içimden gelmiyordu.

------

Bize ayrılan masaya oturduğumuzda düğün sahipleri bizi karşılamak için masamıza gelmişti. Gülümseyerek yüzüme bakan yakınlarından biri ise kendisinden pek hoşlanmadığım lise arkadaşımdı.

"Karaca!"

Elbisesini toparlayıp kollarını açtığında sahte bir tebessümle yüzüne bakıp göz devirmemek için kendimi zorlarken ellerimi omuzlarına yerleştirdim.

"Naber?" dedi beni baştan aşağı süzerek. Bu bakışlarının altında büyük bir kıskançlığın yattığını bilmesem belki ona sevecenlikle yaklaşabilirdim.

"İyidir senden?"

"İyi ben de. Ne güzel olmuşsun aşkım ya!"

Sahte bir kahkaha attım.

"Teşekkür ederim canım sen de."

"Ben uğrarım birazdan yanına."

Hızlıca otururken gözlerimi kırpıştırdım.

"Kesin uğra."

"Bay bay."

"Ciao." Arkasını döndüğü an önüme dönüp göz devirdim. "Hadi oradan orospu, ben bilmiyorum sanki gayim diye okulda adımı çıkarmaya çalışan bir homofobik olduğunu."

"Ay o ne demek kız?" dedi halam.

"Hangisi."

"Çav mıdır çov mudur bir şey dedin ya o."

"Görüşürüz demek hala."

"Nece o?"

"İspanyolca."

"Hadiii!" Diğer halama döndü. O da eşinin ailesiyle aynı masada oturmak için bizimkilerle selamlaşıp oraya dönmek üzere ayaküstü sohbet ediyordu. "Gülten ciao gülüm!"

Nazende (bxb)Where stories live. Discover now