Bölüm 64

691 97 36
                                    

"Olmaz Akay anneye söz verdim, anlatirsam öldürür beni!"

"Leon, eğer anlatmazsan kaçar giderim, bu sefer seni öldürür!"

Leon'a ilk defa bu konuyu açmıştım. Küçüklüğümden beri yanımda olan, süt kardeşime, 15 yaşından beri gördüğüm, parça parça bir anlamı olmayan rüyaları anlatma gereği duymamıştım bu zamana kadar fakat şimdi her şey farklıydı. Şimdi o, bu konuyu açabileceğim tek kişiydi benim için. Sözlerime başladığım andan itibaren, ser verip sır vermemişti gerçi. Hatta huzursuzdu, Leon.

Elimde sıkı sıkı tuttuğum defteri iyice göğsüme bastırıyor, birisinin gözüne değdirmeden ceketimin arasında muhafaza ediyordum. Kafamda yine saçlarımı kapatan bir şapka vardı, yüzüme kadar çekiliydi. Şimdi saçlarım gözükmezken, yüzümün pürüzsüzlüğü, boyumun kısalığı, bir de şu üzerimdeki, anneciğimin nefret ettiği askılı pantolon varken, küçük bir erkek çocuğundan farksızdım, bu sebepten kimse de dönüp bakmıyordu, boyu benden çok uzun olan, kalıplı bir vücutla bana kol kanat geren Leon'la birlikte Beyoğlu sokaklarında yürüyüşüme, yanlış anlaşılacak bir manzaradansa, yan yana gezintiye çıkmış iki erkek kardeş gibi duruyorduk beraber.

Annem akşam üzerlerinde bir kaç saatliğine işe gittiğinden, öncesinde saatlerce uyurdu. Onun derin horlama seslerinin verdiği cesaretle kendimi atıvermiştim evden. Bahçeye dadanmış bir fare gibi, orada olacağını bildiğim Leon, elbette beni bekliyordu, onu da aldım, yollara düştük. Bütün yol boyunca, arabacıyla ve sokaktan geçen büyük küçük tanıdıklarla yalnızca Leon konuştu, ben de küçük bir erkek çocuğu, Leon'un küçük kardeşi gibi sessiz kaldım. Elbet yüzümden beni tanıyanlar da vardı, yalnız kendi mahalim olan Kadıköy'ü bırakıp Beyoğlu'na uzun bir yolculukla ulaşınca, artık o kalabalık arasında kimse beni tanımaz olmuştu. Arabacılara bayıldığımız paranın da haddi hesabı yoktu elbet, yine de Leon hepsini ödemek konusunda ısrarcı olurdu sürekli, babasından kalan üç kuruşu da bana harcamasına dayanmazdı kalbim.

"O küçük yaşların geldi geçti, Pera. Artik düsünmenin bir faydasi yok!"

"Elbet var diyorum sana, ben deli değilim!"

"Ama delirebilirdin! O zamanlarini ben de hatirliyorum, hele o hekim adam.. ne uğraşti seni timarhaneye tikmak için, annen zor korudu seni. Bu konulari unut gitsin, birisi duysa, bu sefer çocuktur da diyemeyiz, ayvayi yersin o zaman!"

"Leon, o zamanlar söylediğim şeyleri hatırlamam gerekiyor!"

"Sen şu köşkü gördün mü daha önce?" diyerek parmağını havaya kaldırdı Leon. Parmağının ucunu takip edince, denize nazır, sarı köşkü gördüm. "Bir gün bunun gibi bir köşküm olacak." dedi gururla. Kaşlarımı çattım.

"Konuyu mu değiştiriyorsun, Leon!"

"Kaptan olduğum vakit, çok para kazanacağim, o zaman sen de gelirsin köşküme."

"Leon, sorumun cevabı bu değil!"

"Benimle yasarsin."

"Ben 7 yaşındayken, ne diyordum? Yaşlı sinek, büyücü, bunlar ne demek?"

"Onları söylediğini hatirlamiyorum ki."

"Az önce hatırladığını söyledin!"

"Üstün körü canim, o hekim beyin evinize kadar geldiğini hatirliyorum ancak, hem başka ne bilebilirim, benimle bile konusmuyordun ki!"

"İyi de.." 

Ceketimin cebindeki defteri çıkardım. Leon garip bakışlarla bir bana, bir deftere bakındı. 

"Kalemi bunun için mi istemistin?" diye merakla sordu. "İyi de, sen yazma bilmezsin ki.."

Önce içimde bir şüphe belirdi. "Of.." dedim içli içli. Defteri ona göstermek ve göstermemek arasında gidip geldim. Daha fazla sabrı kalmamış Leon, defteri bir çırpıda elimden kaptı.

Kupa CadısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin