Bölüm 35

3.4K 361 24
                                    


"Cidden mi?" dediğinde kafamı salladım ve makyaj malzemelerini Polen'e doğru ittim.

"Şirkete nasıl geleceğine karışamam Polen, ama görevdeyken göreve uygun olmak gerekiyor."

"Tamam, bir şey demedim zaten." Kendimde pek makyaj yapmadığım için yarısını Farya'dan ödünç aldığımız malzemelere şöyle bir baktım.

"Ee kızlar tam olarak neye süsleniyorsunuz böyle?" arkamızdan bize yaklaşan Farya'ya döndüm.

"Bir partiye." deyip göz kırptım. 

"Sizin yaşlarınızdayken ben de çok partilerdim ama artık pek benlik değil." dediğinde anlamış şekilde kafamı salladım.

"Ona ne şüphe?" deyip kıkırdadığımda neyden bahsettiğimi anladı ve yüzü kızardı. Utanan Farya hızla yanımızdan uzaklaşırken yaptığım şakaya çoktan pişman olmuştum. Sarhoş olup utanılacak şeyler yapan ilk insan o değildi ya? bunu söylerken kötü bir niyetim de yoktu. Alt tarafı zil zurna sarhoş olacak kadar içmiş ve kendisinden yaşça çok küçük bir iş adamıyla flörtleşmişti, eminim dünyada bundan çok daha büyük kötülükler de vardı.

"Şu planı bir baştan anlatsana Eva?" dediğinde düşüncelerimden sıyrılıp Polen'e döndüm.

"Korkmaz'ların partisine gidiyoruz ve Batu hakkında bilgi topluyoruz." dedim sessizce. Polen anlamaz bir ifadeyle yüzüme bakmayı sürdürdü.

"İyi de neden?" dedi kaşlarını çatarak. Gayet mantıklı bir soru sormuştu tam da şuanda fakat Farya'nın ofisindeyken ne kadar anlatabilirdim sebebini?

"Sebebini yolda anlatacağım." dedim ve geçiştirdim. Polen'e iyice çeki düzen verdikten sonra kıyafet seçme işine koyulduk, Farya ise odanın diğer tarafında utanmasını aşmış olacak ki sonunda yanımıza gelme kararı almıştı. Ellerindeki bir kaç poşeti önümüze bıraktı ve geri çekildi.

"Bizim sekreter kendi zevkine göre almış ama beğenirsiniz umarım." diye yüzünde büyük bir gülümsemeyle konuştuğunda, bu elbiselerin 'Hadi parti günü yaşananları unutalım!' adlı hediyeler olduklarına yemin dahi edebilirdim. 

"Çok güzeller.." dediğinde Polen'e baktım. Geldiğinden beri Alin gibi, paranın içine düşüp, binlerce liralık alışverişler yapmamıştı anlaşılan. Bunun sebebi Polen'in alışverişi sevmemesi miydi? pek sanmıyordum.

"Bence bu sarı olan sana aşırı yakışır!" Farya, Polen'e elindeki elbiseyi uzattığında, Polen heyecanla elbiseyi eline alıp kendi etrafında bir tur attı. Sevinci gözlerinden okunuyordu, bu sevinç Alin'in binlerce lirayla alamayacağı türdendi. Çok geçmeden ben de kırmızı bir elbisede karar kıldım ve hızlı şekilde kendime çeki düzen verdim.

Hazır olduğumuzda önce Polen'e bir ayna tuttum, bu anı ve kendini özellikle görmesini istiyordum. Buraya geldiğinden çok daha farklı gözüküyordu. Üstündeki elbise, saçları ve makyajı gerçekten Polen'i tamamlamış gibiydiler. Polen de böyle düşünüyor olacak ki ellerini ağzına götürüp aynadaki yansımasına hayran hayran bakmaya koyulmuştu.

"Hadi artık geç kalmayalım Polenciğim" derken Farya'ya teşekkür anlamında bir gülüş gönderdim. Buradaki işimiz bitmişti.

"Kızlar bekleyin! sizi benim şoförüm bıraksın." dedi Farya suratındaki gülümsemeyle. Önce reddedecek gibi oldum fakat tekrar saate baktığımda bir taksi çağırmak için gerçekten geç kaldığımızı fark ettim. Mahcup şekilde kabul ettiğimde Farya telefonunu açtı ve bir dakika içinde bir kaç mesaj yazarak şoförünü çağırdı. Bir kaç dakika içinde Farya'nın telefonuna gelen mesaj ile sonunda kafasını kaldırdı ve gülümsedi.

Kupa CadısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin