•Hazan, Hüzün ve Şarap Mevsimi•

986 48 3
                                    

❦❧┽✿❀FEZA'YA ADANDI❀✿┽❧❦

|Funda Arar- Yediverenim|

Bütün kâinat birbirine sevgi ile bağlanmış.Sevgini vermesini öğren.Çünkü gönlün anlasın ki hepsine yer varmış.Sevgisiz insandan dünya, unutma ki korkarmış

"fakat kötü bir çocukluk geçirmek, sevilmemek ya da travmalara sahip olmak 'kötü bir insan olmanın' nedeni olamazdı. Yanlış kararlar alındığında arkasına sığınılan bahaneler olamazdı."

"Kaldırın şunu." diye konuştuğunu duydum Ertuğrul Kararaş'ın daha sonra da Saruhan yeniden bedenimi zaptedip Egemen'in yanından ayırmıştı lakin ayakta duracak gücüm yoktu ki, dizlerimin beni taşıyacak gücü yoktu. Arkamdaki adamın tek yaptığı bedenimi geriye doğru sürüklemek olmuştu. "Lütfen hastaneye götürün, yalvarırım, lütfen." dedim çığlıklarımın arasından anlaşılmasını umduğum sesimle.

Yemin ederim ki eğer bedenim bedenim parçalara ayrılıyor olsaydı acıdan ölürdüm lakin o adama yalvarmazdım. Fakat Melinay vardı o Egemen olmadan ne yapardı ki? Kalbim o kadar hızlı çarpıyordu ki artık öleceğimi ummuştum belki de kalp krizi geçireceğimi lakin halâ çektiğim acı içinde bilincimin yerinde olmasının ağırlığıyla kıvranıyordum. 

"Öldüğünden emin olup, gömün." diye konuştu Ertuğrul Karataş ve sonra bir defa daha ateş etti Egemen'in yerde kıpırdamadan yatan bedenine. Kanımın donduğunu hissettim, boğazım yırtılırcasına bir çığlık attım dizlerim yeniden asfalta değerken. "Senin kalbin yok mu?" diye bağırdım, bakışlarımı Ertuğrul Karataş'a çevirirken. 

"Orospu çocuğu, lan orospu çocuğu ölen adama sıkmak hangi kitapta yazar lan piç." diye bsğırdığını işittim Barlas'ın çatallaşmış sesiyle. Sonra yumruk yaptığı elini var gücüyle asfalt zemine geçirdi birkaç defa. "Öldür lan beni de öldür." dedi bu defa güçsüz çıkan sesiyle. Derince soluk almaya çalışıyordum ben sadece, çünkü bu aptal beden yaşamam için refleksleriyle tepki göstermeye devam ediyordu. Lakin yemin ederim ki tam burada ölmek istiyordum.

"Acelemiz yok Barlas." diye konuştu Ertuğrul Karataş keyifli sesiyle, büyük bir zafer kazanmış kadar keyifliydi. Hoş ulaşmıştı da lakin onun zaferi aşağılık bir emeldi işte. O aşağılık bir adamdı, kapkara bir adamdı, kalbi yoktu onun. Sanki bedenim cehennemin içinde bir 'acı bataklığı'na saplanmışçasına yanıyordu, ben acı içinde kıvranıyordum.

"Sen acı çeke çeke öleceksin, bu kadar basit olmayacak senin ki." dedi keyif aldığını belli edercesine. Tanrım bir adamı nasıl bu kadar kapkara yaratabilirsin? Sanki cehennem yeryüzüne inmişti de bu adamın bedeninde hayat bulmuş gibiydi, sanki daha gördüğüm o adamdan çok daha farklıydı. 

Egemen'in bedeninin başına geçen üç adam gördüğümde sık sık aldığım solukların arasından "Kolye." diye konuştum artık kısılmış sesimle. Egemen'e doğru hareket etmeye çalıştığımda Saruhan beni engelledi. "Kolyeyi almam gerek lütfen bırak." dedim artık yalvararak. Bir işe yaramayacağını biliyordum lakin istemiştim yine de. "Tamam ben alırım." diye konuştu Saruhan. 

Daha sonra Barlas'ı ayrı bir arabaya ben ve Leyla'yı da dakikalar önce Arslan ve Ertuğrul Karataş'ın indiği Mercedes'e bindirmişlerdi. Kapıyı kapattıklarında derince birkaç nefes almaya çalışarak dizlerimi kendime doğru çekip sol tarafıma çevirdim bedenimi ve başımı koltuğa yasladım. Gri saçlarım yüzümü kapatırken umursamadım. Sanırım artık gri'den nefret ediyordum. Saçlarımın eski turuncu halini istiyordum sadece.

KATRE-İ ADALET |+18Onde histórias criam vida. Descubra agora