•Aşk'ın Gözyaşları•

7.6K 120 47
                                    

Satırarası yorumlarınızı ve votelerinizi görmek beni mutlu edecektir. 🧸

Sanki üzerinde dünyalar varmışçasına ağırlaşan göz kapaklarımı sonunda yenip gözlerimi kısıkça olsa da açabilmiştim. Birkaç defa kırpıştırıp tamamen açabildiğimde bedenimde müthiş bir yorgunluk hissediyordum. İçinde bulunduğum yatağın mor saten çarşaflarını garipserken çıplak olduğumu farkettim. Bakışlarım usulca etrafımda gezinirken dün gece bir film şeridi gibi usul usul gözlerimin önünden geçti. 

"Arel." diye mırıldandım dirseklerimden destek alıp yatakta oturur pozisyona geçebilirken. "Uyandın mı güzel bebeğim?" içinde olduğum yatağın karşı duvarındaki küçük sayılabilecek çalışma masasından bir şeyler incelediği laptopunu bırakıp doğrulmuştu. "Saat kaç?" aklıma ilk gelen soru bu olmuştu çünkü Arel dün gece onu hatırladığım halinden oldukça farklı görünüyordu. Temizlemiş, üzerini değişmişti, bir parça dağınık görünüyor olsa bile saçları dahi yapılıydı. 

"Saat," sol kolunu hafifçe kırıp bileğindeki rolexe baktı. "Üç'ü on iki geçiyor." dediğinde içki barının altındaki mini buzdolabının üzerinde duran kahve makinasını eline aldı. "Ne?" ufak çaplı bir çığlık attım. "Annem herkesi alarma geçirmiştir, dünde haber vermeden çıkmıştım." yataktan çıkmaya çalışırken Arel elindeki bardağa siyah görünümlü bir kahve doldurmuştu. "Sakin olur musun?" diye konuştu yumuşak sesiyle. "Önce kendine gel." az önce doldurduğu kahve fincanını bana uzattığında bakışlarının göğsüme kaydığını farkettim.

Benimde bakışlarım oraya düşerken az önce oturur pozisyona geçmem sebebiyle mor örtünün karnıma düşüp göğüslerimi açık bıraktığını farkettim. Anında örtüyü iki elimle birden yukarıya doğru çekerken Arel'in dudaklarında minik bir tebessüm yerleşmişti. "Dün gece her bir ayrıntını ezberlediğimi düşünürsek gereksiz bir hareket." diye konuştu. 

"Sarhoştum, hatırlamıyorum." bir yalandı fakat sonuna kadar kullanacaktım. "O yüzden mi adımı sayıklayarak uyandın?" zafer kazanmış bir ifadeyle konuştuğunda başımı salladım. "Hatırlamıyorum dedim ya nasıl uyandığımı da hatırlamıyorum." sesimi yükselterek konuştuğumda bundan hoşlanmamış gibiydi. "Sarhoşluğuna sığınmak gibi bir lüksün yok, vermiyorum." diye konuştu. 

"Bunu tartışmayalım lütfen annemi aramam gerekiyor ya da babamı." telefonumu bulabilmek adına sağa sola bakındım. "Çantamı nereye koydun en son elinde odaya girerken elindeydi." diye konuştum. "Dün geceyi bu kadar net hatırlıyor olman güzel." diye konuştu duvardaki süsleme için kullanılan raflardan birinde duran çantamı alırken. "Siktir." duymamasını umarak ağzımı kapatmıştım. "Evet güzel bebeğim yakalandın." diye konuştu Arel. Normalde söylediğim her yalanı hatırlar ve tutarlı bir şekilde aylarca devam ettirebilirdim fakat Arel'in varlığı sağlıklı düşünebilmemi engelliyordu.

"Telefonumu verir misin?" diye konuştum. "Hayır, önce kendine gelmek için bu kahveyi içiyorsun." fincanı yeniden uzatırken devam etti. "Baksana doğru düzgün yalan bile söyleyemiyorsum." dedi alayla. "Telefonumu istiyorum, annemin neler yapacağı hakkında en ufak bir fikrin yok." diye konuştum. "Önce kahve," iki elimle tuttuğum örtüyü sadece sol elimle kavrayıp diğer elimle kahve fincanını aldım. 

Küçük bir yudum aldığımda çok sıcak değilde ılık olduğunu fark etmiştim. Bu yüzden hemen içebilirdim fakat acı tadı yüzümü buruşturmama sebep oldu. "Arel bu çok acı." dedim ikinci bir yudumu almayı redderken. "Kendine gelmeni sağlayacaktır." aslında haklıydı dün gece o kadar içmeme rağmen başımda sadece hafif bir ağrı olmasıda garipti. Zoraki bir yudum daha aldım. "Normalde içkiyi biraz kaçırsam bile başım çok fena ağrır şu an sadece hafif bir ağrı var bu notmal mi?" diye konuştum.

KATRE-İ ADALET |+18Where stories live. Discover now