•Sessiz Çığlıklar•

2.2K 62 45
                                    

Bacaklarımı Arel'in beline doğru sardım. Öpmek istiyordum, onu deli gibi öpmek istiyordum dudaklarına yapışmak istiyordum. "Arel." dedim ağlamaklı bir sesle. "Özledim." diye mırıldandım. Onu göreli yirmi dört saat bile geçmemişti fakat ona karşı hangi duygum normaldi ki özlemimde normal olsun. Dudaklarımı Arel'inkiyle birleştirdiğimde uzun tatlı bir öpüşme hayal ederken kısa bir öpücükle yetinmiştim.

"Bize bakıyorlar güzel bebeğim." diye mırıldandı Arel. Beni usulca kucağından indirdiğinde bakışlarımı etrafımda toplanan minik kalabalıkta gezdirdim. Büroda çalışanlar dışında Arel ve başka bir kadın daha vardı. Siyah saçları ensesinde toplanmıştı uzun bir etek ve düz bir gömlek giymişti. Fakat dikkatimi çeken kısım kadının yüzündeki ufak morluklardı daha önceden alınmış izler olmalıydı. Lakin patlayan dudağının yeni bir yara olduğuna emindim çünkü halâ kanlı görünüyordu.

"Aa Serhan gerçekten de oyuncak bebeğime benzeyen abla gelmiş." diye konuştu odamdan çıkan en fazla dört yaşlarında bir kız çocuğu. Henüz o kadarda düzgün konuşamıyordu ve bu çok şirin bir hava katıyordu. Zaten kocaman kahverengi gözleri çok güzel bakıyordu. Fakat onunda yüzünün sol kısmında çenesinin bir tık üzerinde belirgin bir morluk vardı. 

"Ben çok acıktığım için Arel'in sana aldığı pastayı yedim. Kızmadın değil mi?" dedi kocaman gözleriyle hayran hayran bana bakarken. "Çok az yedim, Serhan'a sor istersen." diye konuştuğunda içimin burkulduğunu hissettim. Bir çocuk neden öyle konuşurdu ki? "Ada ben sana ne dedim, abi diyeceksin." diye konuştu tanımadığım kadın küçük çocuğs yaklaşıp rlindeki peçeteyle ağzını silerken. Serhan'ın elini sıkı sıkı tutmuştu. 

Serhan'ın bakışlarının ölümcül bir sertlikte Barlas'a yöneldiğini fark ettim. Boşta olan eli yumruk olmuştu. "Bir orospu evladını haşat ediyorum, diğeri geliyor." diye konuştu dişlerinin arasından Serhan. Barlas'a hitaben konuştuğunu gizleme gereği hissetmemişti. Bakışlarımı Arel'e çevirirken onunkinin de Barlas'ta takılı olduğunu gördüm fakat Arel kesinlikle Serhan'ın aksine öldürecekmiş gibi bakmıyordu. Sanırım o da benim gibi durumu kavramaya çalışıyordu.

"Aman aman bugün de ne çok seviliyorum, bu kadar sevgiye göğüs gerebilir miyim bilmiyorum." diye konuştu Barlas ironiyle. Elindeki yemek poşetleriyle öylece dikiliyordu sekreter masasının yanında.  "Bak bak konuşuyor pezevenk, haysiyetsiz, şerefsiz." diye konuştu hırsla Serhan. Tam Barlas'ın üzerine doğru hareketlenecekti ki Arel'in sert bakışları onu durdurdu. "Ya çık ya da kendine hakim ol."

"Burası olay çıkartacak yer değil." dedi Arel kesin bir şekilde. "O da mı bana vuracak Serhan?" diye konuştu Ada ağlamaklı sesiyle. Serhan'ın elini bırakmış ve arkasına geçip küçük bedenini gizlemeye çalışmıştı. Ne dönüyordu burada, sahiden ne dönüyordu? "Aferin." diye konuştu sitemle Arel. Ada'nın verdiği tepki için Serhan'a söylemişti ironiyle. Benim gibi anlamsızca bakan tek kişi Barlas'tı.

"Oğlum bu çocuğa ne yaptınız lan?" diye konuştu dehşetle Barlas. Elindeki yemek poşetlerini masanın üzerine bırakmıştı. "Lan sen bu küçücük çocuğu sinir hastası adamın eline mi verdin?" dedi hiddetle Barlas. Arel'e doğru bir adım atmıştı. Ada'nın yüzündeki morluğu o da görmüştü muhtemelen. Ve ona bunu Serhan'ın yaptığını mı düşünmüştü? Ada'nın ürkek tavırları başına bir şeyler geldiğini gösteriyordu fakat Arel'in böyle bir şeye izin vereceğini sanmıyordum. 

"Ben seni vermemişim eline küçücük çocuğu mu vereceğim?" diye konuştu Arel soğuk bir sakinlikle. "Siz Ada'nın kusuruna bakmayın lütfen o biraz korktu." diye konuştu kadın endişeli ve çekingen bir tavırla. "Korkunca ne diyeceği belli olmuyor." dediğinde Serhan arkasına saklanan minik bedeni usulca kucağına aldı. "Yanında ben varken sana kimse dokunamaz demedim mi ben sana minik prenses?" 

KATRE-İ ADALET |+18Where stories live. Discover now