•Bazı Aşklar Yarım Kalmalı•

1K 47 23
                                    

|İrem Derici- Bazı Aşklar Yarım Kalmalı|

Uzattığı bardağı parmaklarımla usulca kavradım. "Şiirin hatırına içeceğim bir yudum." diye konuştum bardağı dudaklarıma değdirdim anason kokuyordu. Küçük bir yudum aldığımda hissettiğim acı tatla yüzümü buruşturup zar zor yutkundum boğazımın yanmasına sebep olarak. "Ben o şiirdeki kadın değilim sanırım Barlas Kılıç." dedim elimdeki bardağı masaya bırakırken. Ağzımda kalan acı tadın gitmesin için şarabımdan küçük bir yudum aldım.

Sahiden de kendimi bağdaştıramamıştım, mekanda çalan nostaljik şarkılar bile bana hitap etmiyordu. "Hangi şiirdeki kadınsın sen?" diye konuştu bu defa elindeki bardağı yudumlarken. Sarhoş olmuş gibi görünmüyordu fakat gevşediği belliydi, kelimeler dilinden daha rahat dökülüyordu. "Bilmem." 

"Keyifli bir gece olması gerekiyordu." dedi Barlas bakışlarını yeniden bana çevirirken. "Bence yeterince keyif aldın baksana." diye yanıtladım onu masadaki eksilmiş tabakları ve ikincisini yarıladığı alkol şişesini gösterirken. Ki amacım buraya yemek yemeye gelmekte değildi sadece Melinay için gelmiştim. Ve zerre kadarda keyif alamıyordum, uzunca bir süre yaptığım hiçbir şeyden keyif alamayacaktım yüksek olasılıkla.

"Lavaboya gideceğim." dedim yeniden konuşup onun konuşmasına izin vermeden. Masanın üzerindeki telefonumu da alıp doğruldum. "Kaçıyor musun yoksa?" diye konuştu yaslandığı sandalyesinden yan bir bakış atarken. "Çantam orada." dedim adımlaya devam edip sandalyenin üzerinde duran çantamı işaret ederken.

Adımlarımı biraz yavaşlatıp telefonumu açtım ve Melinay'a lavaboya gelmesi için kısa bir mesaj yazdım. Ardından telefonumu kapatıp kısa bir yürüyüşün ardından gördüğüm lavaboya girdim, boştu. Melinay'ın gelmesini umarak büyük aynanın karşısına geçtim. Bakışlarım yüzümü bulduğunda kurmızı rujum dışında makyajımın olduğu gibi durduğunu gördüm, özellikle eyelinerımın bozulmaması beni sevindirmişti. 

Saçlarımı düzeltip kahküllerimi kulaklarımın arkasına doğru iterken lavabonun açılan kapısını fark ettim ve anında odağımı oraya çevirdim. "Katty iyi ki Barlas'ı aramışsın." diye konuştu yüksek çıkan sesiyle Melinay. Hızlı adımlarıyla aramızdaki mesafeyi kapatıp sarıldı bana. "Katty ilk defa kıskanılmak hoşuma gidiyor." 

"Barıştınız mı?" diye konuştum bende kollarımı ona dolarken. Birkaç saniye sonra benden ayrılıp başını aşağı yukarı sallamıştı. Hoş, cevap vermesine gerek yoktu davranışlarından velli oluyordu. "Çok sevindim Meli en azından birimiz mutluyuz." dedim içtenlikle resmen gözlerinin içi ışıldıyordu. "Sen de mutlu olacaksın."

"Tamam tamam neyse sen Egemen'in yanına dön ben de eve döneyim artık. Yoruldum hem sorun olmaz değil mi?" diye konuştum yeniden çünkü kendimi onun yerine koyuyordum. Eğer Arel'le birkaç gün sonra yeniden bir araya gelsem ben de hiç ayrılmak istemezdim. Hayır hayır bizim için tekrar öyle bir ihtimal yoktu ve olmamalıydı da. En kısa zamanda onu tamamen zihnimin içinden söküp atmalıydım.

"Arabamın anahtarını al sen." diye konuştu Melinay elindeki çantasını açıp anahtarını ararken. "Taksiyle giderim ben hiç gerek yok." itiraz ederek konuştum. Hem hiç araba kullanasım da yoktu. Garip bir şekilde tüm enerjim çekilmiş gibi hissediyordum benim kendimi kandırmaya çalışmam buraya kadardı sanırım. Gece çöküyordu ve karanlık tüm duyguları açığa çıkartıyordu. Her şeyi gizleyen gece bir bastırılmış duyguları saklandığı yerden çıkartıyordu.

"Gidince mesaj at ama." dedi Melinay kapıya doğru bakarken. "Egemen dışarıda bekliyor." bütün yüzünü dolduran gülümsemeyle konuştu. O sahiden çok mutluydu. Birkaç dakika makyajını tazelediğinde ben de rujunu alıp kendiminkinin üstünden geçtim. Eğer aynı masada yemek yiyor olsaydık aynı ruju sürmek komik olurdu lakin birazdan eve geçeceğim için bir sakınca görmemiştim.

KATRE-İ ADALET |+18Where stories live. Discover now