Kelimelerin Sırrı 8. Bölüm

En başından başla
                                    

İçimden bu kendini beğenmiş ego çuvalına küfürler savururken, yüzüne gülümseyip memnun olacağımı söylüyordum. Burhan da bıkkın bir suratla ardımdan olay yerine girmek için saniyeler sayıyor, yüzünden benim ettiklerimin yüzlerce katı küfürleri ettiğini anlayabiliyorum.

Nihayet eve giriş yaptık. Dıştan ne kadar sıradan bir köy evi gibi görünse de içi o kadar zevkli döşenmişti ki şaşkınlığımi gizleyemedim. Son moda olduğunu tahmin ettiğim pahalı marka oturma grubuna gelene kadar girişteki tablolar ve modern, el emeği çini vazolar gözümden kaçmadı. Epey para harcamış olmalıydı. Evdeki detaylar bunları bir erkeğin almadığını bağırıyordu. Muhtemelen bir iç mimar tutmuştu. Yani kurbanımızın cebi epey doluydu. Bizim dosyadaki imza olmasa bu cinayetin para için işlendiğini bile düşünürdüm.

Oturma odasında dev ekran televizyon ve oyun konsolların gördüğümde Burhan'ı tepkisine gülümsedim.

"Ohaa, adam kendine PlayStation salonu kurmuş. Hem de sinema salonuna."

Televizyonun boyutu sinema salonlarını aratmasa da asıl olayımız hemen ilerdeki deri koltuktaydı. Sıska hatta neredeyse iskeletvari bir adam, kendi kanından oluşmuş bir gölün içinde, gözleri tavana bakacak şekilde yatıyordu. Koltuğa uzanmış, parmaksız elleri göğsünde birleştirilmiş kurban, kan donduracak bir şekilde karşımızda dururken Selma'nın sesini duyup başımı sağ tarafa çevirdim.

"Anlamıyorsunuz, rigor mortis çoktan gerçekleşmiş. Otopsi yapmadan ölüm saatini net olarak söyleyemem."

Selma'nın olduğu tarafa bir bakış attığımda beni gördü ve hafifçe el kaldırıp selam verdi. Yükselen sesiyle diğerlerini ikna etmeye çalışırken ben de yanımızda dikilen yaşlı başkomisere döndüm.

"Bizimle olay hakkındaki düşüncelerinizi paylaşacaktınız."

"Ah evet, katil kesinlikle kurbanın tanıdığı biri. Hatta ailesinden bile olabilir. Kıskançlığına yenik düşmüş ve adamı öldürmüş olmalı."

Kaşlarımı çatarak "Peki ilk kurbanı? Onun da katilin akrabası olduğunu mu düşünüyorsunuz?"

"Yok, o belki deneme, bizi şaşırtma amaçlı işlenmiş bir cinayetti. Biz aradaki bağı ararken o çoktan kayıplara karışacak. Ya da ilk vakada da kıskançlık söz konusuydu ama kız katilin eski aşığıydı. Hatta bu seferki adamı bile o sebeple öldürmüş olabilir. Tabii bunlar birer tahmin, ilk cinayet hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmadan bu teoriyi savunamam."

İçimden adamı onaylayıp, dışımdan teşekkür ettim. Tam adam gidecekken Burhan ardından seslendi.

"Kurbanı bulup, polisi arayan kim peki?"

Yaşlı başkomiser olduğu yerde duraksayıp bize döndü.

"Komşu çocuğu. Yeni reşit olmuş bir oğlan. Sorguya alamadık çünkü kendinden geçmiş bir haldeydi. Şoka girmiş, konuşacak hâle gelene kadar bizim ekipten bir memur yanında bekliyor."

Başımla onaylayıp "Peki, bir de biz ziyaret edelim şu çocuğu. Belki kendine gelmiştir." Dedim.

Burhan sırıtarak ekledi. "Gelmezse iki tokat asılırım düzelir Başkomiserim."

İkimiz de cık cıklarken içimizden yapmak istediğimizin bu olduğunu biliyordum. Maalesef ki buna yetkimiz yoktu. Hele ki işimize yarayacak bir tanığa karşı.

Adamın tarif ettiği eve doğru yürürken Burhan yine konuşmaya başladı. Yeni başbaşa kalabilmiştik tabii. İçinde tuttuğu tüm saçmalıkları dışarı kusması gerekiyordu.

"Şu moruk çok kıl bir herif değil mi ya? Sanki bana Sherlock, olayı çözmüş gibi havalar falan. Yok kıskançlıkmış, akrabasıymış. Atıp tutmak kolay tabii."

Koparılmış Kalpler (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin