13.

481 79 100
                                    

Hatırlamak için birkaç bölümü tekrar okuyabilirsiniz (utanıyorum yüzüme vurmayın)

Keyifli okumalar ♡

Midem bulanıyordu. Sebebi yaşadığım şok muydu yoksa başka bir şey miydi bilmiyordum.

Jeongin kanlı canlı karşımda, kılıcını yeni tahta çıkan en büyük abimin boynuna yaslamış duruyordu. Bu yaşananlar gerçek miydi, yoksa ben birkaç saniye önce ölmüştüm de hayal mi görüyordum?

Adım seslerinin ardından abimin, "Seol!" diye bağırdığını duydum. Saniyeler sonra köşeyi dönerek arkamda beliren abim, Veliaht Prens ve askerler ile biraz daha rahatladım. Hatta abim şaşkınlıkla karışık sevinç dolu bir sesle, "Jeongin, Dayeong? Yaşıyorsunuz!" diyince yutkunarak nefeslerimi düzene sokmaya çalıştım. Gülümsedim, gerçekten yaşıyordu Jeongin. Hayal değildi.

Bu mutluluk, Jeongin'in elini karnına bastırıp geriye doğru yalpalamasıyla dağıldı. Kılıcını da Kral'ın boynundan çekmişti bu sayede.

İsminin Dayeong olduğunu öğrendiğim kız anında ona koşup ayakta durmasına yardımcı oldu. Ben de kılıcımı kınına sokmuş, askerlerin Kraliçe ve yeni Kral'ı bağlamaları için bir adım geri çekilmiştim. Abim de Jeongin'in yanına gidip hem ona hem de o kıza aynı anda sarılmıştı.

"İyi misiniz? Hm?" dedi endişeyle. İkisine de öyle sıkı sarmıştı ki kollarını kıskanmadan edemedim. Kızın saçlarına dudaklarını bastırınca kaşlarımı çatarak kollarımı göğsümde bağladım ve başımı diğer tarafa çevirdim.

Beni öpmemişti, ben sarılmasam sarılmazdı belki ve tanımadığım bu kızı öpüyordu?

Peki.

Veliaht Prens'in sırıtarak bana baktığını görünce, "Ne var?" dedim huysuzca. Bu esnada askerler bağlamayı bitirdikleri Kraliçe ve Kral'ı zindana götürmek için yanımızdan ayrılmıştı.

"Demek sen de kıskanabiliyorsun. Bana yeni yönlerini göstermeye devam ediyorsun, Prenses."

"Ne? Ben mi?" dedim şaşkınlıkla. Sonra haklı olduğu için, "Çeneni kapalı tut." derken buldum kendimi. Bu onun kıkırdamasına neden oldu.

"Prenses." diyen Jeongin'i duyunca onlara baktım yeniden. Sarılmayı bırakmış olsalar da Seungmin abim kızın belinden elini ayırmamıştı.

Al komple sök götür senin olsun. Hayret bir şey ya. İnsan içindeyiz çeksene elini.

Jeongin'e baktım kendimi zorlayarak. Gülümsediğini görünce aklımdaki bütün düşünceler uçup gitti ve kendimi ona doğru birkaç adım atarken buldum.

"Öldüğünü söylediler bize." dedim. "Abimle benim yüzümüzden-"

"Şşş." dedi Jeongin. "Sus ve sarıl sadece. Konuşma işini sonra hâllederiz."

Tebessüm ederek kollarımı beline sardım. Gözlerim dolmuştu, hâlâ yaşadığına inandıramıyordum kendimi. Bu bir rüyaysa lütfen uyanmayayım. Bu şekilde sonsuza kadar yaşayamaz mıyız?

Yaşadığım vicdan azabı ve suçluluk duygusunun altında ezilen yüreğim adeta kanatlanmıştı. Üzerimdeki yük kalktığı için miydi bilmiyorum, bir anda kendimi göz yaşları içinde buldum. Geri çekilip gözlerimi silerken bana endişeyle bakan gözleri fark ettim.

"Mutluluktan." dedim tebessüm ederek. Abim gülümseyip bana sarıldı sıkıca. Saçlarımda hissettiğim dudaklarıyla içimde az da olsa kalan kıskançlık, küllerin rüzgarda uçuşması gibi kaybolup gitmişti bile.

"Bundan sonra sadece mutluluktan ağlayacaksın, sana yemin ediyorum." dedi bir eliyle sırtımı yumuşak hareketlerle okşarken.

Dayeong, "Seungmin, izin verirsen." diyince abim bana sarılmayı bırakmıştı. Dayeong ellerimi tutup, "Merhaba, Seol." demişti gülümseyerek. Onun da ağladığını görünce şaşırdım. Bana öyle büyük bir sevgiyle bakıyordu ki acaba tanışıyor muyuz diye kendimi sorguladım.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 17 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

TOP | BangChanWhere stories live. Discover now