1.

2.1K 228 400
                                    

Geçen bölüm sorduğunuz soruları cevaplayacağım, bölümden önce burayı okursanız daha rahat edersiniz.

Soru: 58 kardeşin isimlerini unutmuyor mu?
Cevap: İsimlerini bilmek zorunda değil. Çoğu kardeşini görmemiştir bile. Karşılaşırlarsa hizmetçiler, kim olduğunu söyleyip hatırlatıyor.

Soru: Kaç tane prens ve prenses var?
Cevap: 22 prenses ve 37 prens var. Toplamda 59 kardeşler.

Soru: Sıralama 1. Prens, 2. Prenses diye mi gidiyor?
Cevap: Hayır, sıralama öyle gitmiyor. Prensler ayrı, prensesler ayrı sıralanıyor. Mesela 1. Prens, 1. Prenses, 2. Prens, 2. Prenses gibi. Doğum sırasına ve cinsiyete göre numara alıyorlar.

Başka sorunuz varsa sorun, diğer bölüm cevaplarım. Keyifli okumalar.

Hayat bazen bizi, hiç tahmin etmediğimiz yerlere sürükleyebilir ve belli bir noktadan geriye dönüp baktığımızda, içimizden şöyle geçiririz; "İyi ki buraya kadar gelmişim."

Oraya gelene kadar hatalar yaparız elbette. Doğru bir şey yapmamıza rağmen yanlış yaptığımızı veya yanlış yolda olmamıza rağmen doğrusunda ilerlediğimizi sanabiliriz. Fakat en sonunda, ulaştığımız yer bizim için en iyisi olur, çünkü oraya gitmek için elimizden geleni yapmış oluruz.

Ben de öyle yaptım. Dişimle tırnağımla kazıya kazıya zirveye tırmandım.

Ancak dışardan bakıldığında derin bir çukurun dibinde, çamura ve kire batmış gibi görünüyordum. Yani, eminim arkamdan koşan hizmetçiler böyle düşünüyordu.

"Prenses! Lütfen durun, koşmayın! Kraliyet ailesi koşmaz, ve tanrı aşkına neden pijamalarınızla dışarı çıktınız?!"

Koşmaya devam ederken, "Ben koşmuyorum, bacaklarım koşuyor!" diye bağırmış ve kahkaha atmamak için dudaklarımı birbirine bastırmıştım.

"Prenses! 22. Prenses, lütfen!"

İlerde, sütunların yanında durmuş bana bakan abimi görmezden gelerek yanından koşarak geçecektim ki kolunu karnıma sararak beni durdurmuştu.

Şey, yakaladı desek daha doğru olur sanırım.

Nefeslerimi düzene sokmaya çalışırken bana arkamdan sıkıca sarılmış, kaçmamı engelleyen kollardan kurtulmak için çırpındım.

"Uslu dur." dedi. Her zamanki gibi ses tonu oldukça ciddiydi.

"Bırak be!" diye bağırıp kollarını açmaya çalıştım.

Fısıltıyla, "Konuşmamız lazım, akşam odanda bekle beni. Herkesi gönder." dedikten sonra, "3 dediğimde elimi ısırıyormuş gibi yapıp kaç." demişti.

Söyledikleri garip geldi. Diğer kardeşlerimizin aksine annelerimiz de aynıydı fakat yine de benimle hiç konuşmak istememişti. Öz kardeşi deli olduğu için utandığını sanmıştım ama şimdi kafam karışmıştı.

Eğer deli olduğumu düşünüyorsa, neden benimle gizlice buluşmak istiyordu? Dediklerini anlayıp yapacağımı nereden biliyordu?

3'e kadar saymasını beklemeden, "Bırak!" diye bağırdıktan sonra elini tutup tüm kuvvetimle ısırdım. Bağırarak beni bırakınca birkaç adım uzaklaşmış ve dönüp yüzündeki şaşkın ve acı çeken ifadeye bakmıştım.

"Isırıyormuş gibi yap dedim, kopar demedim." dedi sessizce azarlayarak.

Güldüm. "Ben tuttuğumu koparırım 13. Prens. Muhtemelen duymuşsundur." Yüzünü iğrenerek buruşturduğunda kahkaha atarak koşmaya devam ettim.

TOP | BangChanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin