16. Bölüm; 'Pudra Pembesi'

212 27 57
                                    


Uzun bir bölüm oldu. Umarım beğenirsiniz.

İyi okumalar dilerim aşkolar 💅🏼

❄️

"Benim bu güzellik şaka mı?"

Düzleştiriciyi yatağın üzerine attıktan sonra odanın yarısını kaplayan büyük aynaya baktım. Kendimi nadiren beğendiğim anlar vardı ve o nadiren dediğim anlara bu anda girmişti.

İflah olmaz, uzun dalgalı saçlarımı iki saatin sonunda düzleştirmiş ve hafif bir makyajla yüzümü güzelleştirmiştim. Giydiğim siyah blazer ceket ve siyah kumaş pantolon, makyajıma yanlışlıkla(?) çok uyumlu olmuştu. Altımdaki servet ödediğim -ödettirdiğim- topuklu ayakkabılarımdan bahsetmiyordum bile...

Bunu nasıl başarmıştım bilmiyorum ama gerçekten bugün çok güzel görünüyordum.

Kaos beni güzelleştiriyordu.

"Apo acilen bir imam bulup beni okutturuyorsun. Çünkü bu güzelliğe nazar değmemeli." Alt kattaki  yatak odasından hızlıca çıkıp rezidans dairemin mükemmel salonuna geldiğimde Apo'yu teras kapısının önünde buldum. Her zamanki gibi siyah takım elbisesiyle yakışıklılığını konuşturan Apo'nun kaşları çatıktı.  "Ne yapıyorsun orada, kız?"

"Teras kapısı açılmıyor." dedi Apo bana omzunun üstünden bir bakış atarak. Cam kapıyı bir kez daha zorladı. "Kilitli."

Tabii ki de kitli olacaktı. Dün komşum olduğunu öğrendiğim -hâlâ inanmak istemiyordum- Saffar Poyraz bey, terasın ağzını öptükten sonra sabah bir adam getireceğini ve kırdığı yerleri tamir ettireceğini söylemişti. Bende yedi yirmi dört terasta takılan Apo'nun, terastaki kırık cam parçaları görmemesi için kapıyı kitlemiştim. Ee bir de Saffar'ın yan komşum olduğunu öğrenmemesi içinde yapmıştım bunu ama neyse, bu ufak bir ayrıntıydı.

"Ay senin haberin yok mu? Dün terası ilaçladılar. Bir gün girmemiz yasak oraya..."

Apo duraksadı. "Terası mı ilaçladılar?"

"Evet."

"Ne için ilaçladılar?"

"Hamam böcekleri yüzünden." dedim aniden. "Hamam böcekleri basmış terası..."

Apo siyah gömleğinin yakasını düzelterek yapılı vücudunu bana doğru çevirdi. Yüzünde kuşkulu bir ifade, bakışlarındaysa ikilemde kalmış bir kuruntu vardı. Birkaç saniye yüzümü inceledi ardından parmaklarının arasındaki sigarayı masadaki kül tablasına bırakarak "Koskoca rezidansın kırk yedinci katını hamam böcekleri mi sarmış?" diye sordu.

"Evet."

"Mayıs..." Apo kaşlarını kaldırdı. "Sen bi halt mı yedin?"

Bu adam beni bu kısıtlı zamanda, nasıl bu kadar hızlı çözebilmişti? Aklım almıyordu cidden!  "Yoo?"

"Mayıs, sen bir halt yemişsin."

"Tövbeler tövbesi, hiçbir halt yemedim!"

Apo dişlerini gıcırdattı. "Terasta ne halt yedin? Çabuk söyle. Uğraştırma beni."

Omuzlarımı düşürerek "Tamam be, itiraf ediyorum! Bir halt yedim!" diye homurdandım. "Dün akşam alkol aldım."

"Alkol almadığın an yok ki." Apo gözlerini devirdi. "Ee?"

"Ee'si alkollüyken yanlışlıkla teras camını kırmışım. Bunu öğrenen rezidans yönetimide bir adam getirip yaptırana kadar teras kapısını kitleme kararı aldı." deyip gülümsedim. "Alkollü halimden korkup da kitlemiş olabilirler. Birkaç kere intihar edeceğim deyip ortalığı alevlendirdim de..."

MaziWhere stories live. Discover now