3.Bölüm : 'Damat Ferit'

279 39 121
                                    


Uzun bir aradan sonra ben geldim. Pek içime sinen bir bölüm olmadı ama her neyse.

Keyifli okumalar dilerim.

♠️

"Ondan sonra babam beni sitenin bahçesinde kovaladı. Neymiş efendim ailesine karşı saygısızlık etmişim, onu dedemin gözünde küçük düşürmüşüm, gururunu iki paralık etmişim... Bende dedim her şey okey daddy ama ne gururu? Olmayan bir şeyi iki paralık edemem sonuçta, öyle değil mi?"

Dora peynirli krakerini kemirmeye devam ederken gözlerini çok kısa bir anlığına bana çevirdi ve yüzünü ekşitti. Son bir saattir anlattığım bütün dedikoduyu dinlemişe benziyordu. "Babana bunu gerçekten söyledin mi, Mayıs?"

"Hıhı."

"Hâlâ hayattasın. Nasıl oldu bu?"

Alt dudağımı dişleyerek "İyi koşucuyum." dediğimde anlayışla kafasını salladı ve bana kraker uzattı. İstemediğimi belli edercesine cıkladım. Dün babamdan yeterince hakaret, küfür, aşağılama vb. şeyler yemiştim. Karnım çok toktu.

"Yani..." Dora üstündeki zebra baskılı gömleğin yakasına düşen kraker kırıntıları silkeledikten sonra "Yani deden çok zengin bir adam." diye mırıldandı. "Ve mirasını her aileden yalnızca bir torununa bırakacak. Öyle mi?"

Önüme gelen koyu tutamı kulağımın arkasına itekleyerek üzerinde oturduğum masada daha rahat bir pozisyon aldım. Masada oturuyordum, evet. Stüdyodaki sandalyeler rahatsız geldiği için masada bağdaş kurmuştum. "Öyle."

"Mirasını kimlere bırakacakmış söyledi mi?"

"Her aileden yalnızca bir torununa bırakacağını söyledi."

"Salak!" diye çemkirdi. "O kısmı anladım! Ad verdi mi diyorum! Kime bırakacağına dair?"

Onun yakışıklı bulduğum ama asla bunu itiraf etmediğim suratını dikkatlice süzerek "Yoo." dedim. "Ad vermişse bile ben bilmiyorum ama vermedi galiba. Çünkü babamlar sabah kahvaltısında bunu tartışıyorlardı. Hatta ablamı sık sık tembih ediyorlardı." Çenemi kaşıdım. "Ablam bu öğlen dedemin yalısına gidecekmiş. Göt yalamak için..."

Ağzındaki krakeri plastik bardağa tüküren Dora beni gram iğrendirmezken "Kız! Allah cezanı vermesin!" diye çemkirdi tekrardan. Bu çocuğun hobisi bana çemkirmekti.  "Sen niye dedenin yanına gitmiyorsun?!"

Koyu kahverengi gözlerine odaklanıp "Niye gideyim ya?" diye tısladım. "Adamı yerin dibine soktum zaten. Ayrıca benim onun mirasına falan ihtiyacım yok. Gitsin kime veriyorsa versin mirasını! Soyadı Karahanlı olan herkes benden parasıyla birlikte uzak dursun. Benim için en büyük miras bu olur!"

Dora bana bir aptala bakıyormuş gibi baktı ardından kafasını iki yana sallayarak ayağı kalktı. Gözlerim altındaki deri şorta kayarken tek kaşımı kaldıramadan edemedim. Stüdyo binası bugün kapalı olduğu için böyle garip, şık(?) ve rahat(?) giyinmişti sanırım ama moda anlayışı benim göz zevkimi bozuyordu. Bunun farkında mıydı? "Çay alacağım sana da getireyim mi?"

"Çay istemiyorum." Sırıttım. "Ama varsa şarabın, alırım bir kadeh."

"Hay senin şarabına!" Püfledi. "Gencecik yaşında alkolden dolayı kara ciğerini çökerttin zaten! Geri zekalı!"

"Çökmemiştir ya. Çökse yerinde duramazdım."

Espirimi yok sayan Dora elini kısacık kestirdiği saçlarına daldırarak mutfak olduğunu bildiğim odaya doğru yürüdü. Onun gitmesiyle birlikte ellerimi masaya koyarak gerindim. Kaslarım ve kasa benzeyen tüm organımsı yapılarım sızım sızım sızlıyordu. Ayrıca dün akşam bu sızlamalar yüzünden gram uyku uyumamıştım. Bu sızlamaların nedenini sorduğunuzu duyabiliyorum.

MaziNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ