5. Bölüm: 'Ebubekir Sıddık'

241 31 50
                                    


~~~

"Mayıs koş!"

Pikenin altından yalnızca başımı çıkartarak mahmur gözlerle stüdyonun duvarlarını izledim. İçtiğim her gece Dora'nın stüdyosunda kalmaya alışık olduğum için bulunduğum konumu yadırgamayarak uykuma kaldığım yerden devam edecektim ki "Mayıs!" diye bağırdı biri içeriden. "Mayıs koş!"

Bu birinin Dora olduğunu geçen birkaç saniye sonunda anlarken üzerimdeki pikeyi yere atarak "Ne oluyor lan?" diye homurdandım. "Ne oluyor bu aşağılık stüdyoda yine?"

"Mayıs, koşman lazım!" Sesi korkuluydu. "Acil buraya gelmelisin!"

Uykulu bir şekilde esneyerek yerdeki yarı dolu bira şişelerinden birini elime aldım ve sırf ağzımdaki kuruluğu bastırsın diye acı biradan bir yudum içtim. Ağzımdaki kuruluk gideceğine daha çok artarken "Mayıs!" diye bağırdı tekrardan Dora.

"Ay noluyor ya?" Bira şişesini diğer şişelerin yanına bırakarak tekrardan esnedim. "Bi uyutmadın!"

"Burada çok korkunç bir şey var! Acil gelmen lazım!"

"Korkunç bir şey mi var?" Durdum. "Aynaya mı baktın la?"

"Ne aynası be? Buraya gel! Çabuk!" Tabii ki de espirime gülmeyecekti. Şirret adam.

"Geldim geldim, patlama." Ayağı kalkarak sarsak adımlarla stüdyo odasından çıktım. Beynim hâlâ uyanamamış olacak ki adımlarım oldukça şuursuz ve dengesizdi. Muhtemelen hâlâ sarhoştum. "Neredesin?"

"Buradayım!" dediğinde koridora çıkıp duvara sinmiş olan Dora'nın üstündeki Hello Kitty'li pijamasına tiksindirici bir bakış attım ardından "Harbiden çok korkunçmuş lan." diye mırıldandım. "Git çıkar şunu."

"O değil! Şu!" Parmağıyla bir noktayı gösterdiğinde gösterdiği noktaya bakıp "Aa." diye bir tepki verdim. "Aa! Sen bunun için mi beni uyandırdın?"

"Evet! Allah rızası için al şunu şuradan! Ben dokunamam bak! Asla dokunamam!"

Duvarın üstünde yürüyen küçük böcekte gözlerimi kitledim. Küçük, zararsız bir böcek için uykumdan uyandırıldığıma emin olurken Dora'ya kafa göz girişme fikrini sonraya erteleyerek "Oğlum niye korkuyorsun şuncacık hayvandan?" diye homurdandım. "Kemal'in akrabası bu. Bizi ziyarete gelmiş işte."

Dora korkusuna rağmen gülermiş gibi bir ses çıkardı. "Babana laf sokman hoşuma gitti ama hâlâ o hayvandan korkuyorum. Benim mükemmel stüdyomdan şu hayvanı çıkar. Lütfen!"

"Peki neden böyle bir şey yapayım?"

"Mayıs eğer o hayvanı stüdyomdan çıkartırsan sana beş bira ısmarlarım."

"Gel aşko gidiyoruz." Bir saniye düşünmeden önüne gelen kabarık saç tutamını geriye attım ve duvardaki böceği parmağımla itekleyerek avucuma düşürdüm. Benim avucuma düşmesine rağmen Dora bütün erkekliğini konuşturarak tiz bir çığlık attı. "Götür şunu! Hemen!"

Hiçbir şey söylemeden avucumdaki böceği öldürmemeye çalışarak stüdyodan dışarı çıkardım. Bence sokakta kendi yolunu bulabilirdi. Gerçi ben yirmi yaşımda olmama rağmen bazen sokakta değil yol bulmak, evimin adresini bile bulamadığım zamanlar oluyordu ama neyse. Ben bunu kafamın güzelliğine veriyordum.

"Bay böcük. Take care of yourself!"

*Kendine iyi bak.

Stüdyonun çıkışına bıraktığım böceğe el salladıktan sonra arkamı dönmek üzereydim ki gözlerim yanımda soluğu alan kıza kayınca duraksamak zorunda kaldım. Benim aksime oldukça şık, güzel ve bakımlı duran kızın yüz hatları süzer süzmez onun kim olduğunu çıkarırken "Aa," dedim yapay bir şaşkınlıkla. "Sen dedemin evinde takılan karısın."
Bunun burada ne işi vardı?

MaziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin