got (M)

710 65 65
                                    

!Bu kurgunun Mpreg olduğunu hatırlatmak isterim.!

Han Jisung

Evde oturmuş kucağımdaki Doongi'nin yumuşak tüylerini okşayıp pırlamasını dinlerken bir yandan heyecanla Minho'yu bekliyordum. İtirafımızı konuşmak için bol bol süremiz olacaktı. Ve evde tek kalacaktık...
Birbirimize gerçekten özlem duyuyorduk. Minho bunu çok belli ediyordu. Bana uzun zamandır hasret duyduğunu söylemişti. Benim aşkım yeniydi. Bunları düşünmek ise beni heyecanlandırıyordu.

Aslında Minho'dan gizli tuttuğum bir konu daha vardı. Sınavlara hazırlanıyordum. Jeongin'e erken yaştan itibaren baktığım için okulumu dondurmuştum. Okuyamamıştım. Tıp fakültesinin  ilk yılını bitirmiştim ki...
Biliyorsunuz kalanını.
Ve bunu Minho'ya söylememiştim. Bu yılın sonunda sınava girecektim sekiz ay gibi bir süre sonra. Nasıl bir tepki vereceğini bilmiyorum ama anlayışla karşılayacağına adım gibi eminim.

Ben düşüncelerle boğuşurken kavgayı üst üste çalan kapı sesi bozdu. Doongi hemen üzerimden inip diğer kedilerle birlikte kapının önüne gelip miyavlamaya başladılar. Minho geldiğinde hep böyle yapıyorlardı. Hissediyorlarmıydı anlamıyordum. Bu yüzden gelenin Minho olduğuna emin olduğum kapıyı açmak için hızlıca yerimden doğruldum ve kapıya doğru heyecan dolu hızlı adımlarla yürümeye başladım.

Kapı kulpunu tutup kapıyı açtığım gibi sırıtan bir Minho ile karşılaşmıştım. Göz göze gelmiştik. Bana göz kırpıp elindeki poşeti göstermişti. Gözlerim poşete kayarken gördüğüm cheesecake yazısı ile kocaman bir gülümsememi takınıp hemen elindeki poşete atıldım.  Bir anda elini kaldırdı ve poşeti başının üzerinde tuttu.

"YAH!"

Kaşlarımı çatmış ve istemsiz dudaklarımı büzüp ona bakmaya başlamıştım. O ise kaşlarını kaldırıp küçük bir sırıtmayla bana bakmaya devam etti. "Hey, beni içeri almayacak mısın bebeğim?"

Hala kapı önünde olduğumuz aklıma gelince yumuşattığım yüz ifadem ile elinden tuttum ve içeriye doğru sürüklemeye başladım. O ise benim peşimden geldi. Mutfağa kadar yürüttükten sonra tekrar elindeki poşete yönelmiştim ki tekrar havaya kaldırdı. Kaşlarımı çatıp ona bakmaya başladım.

"Minho vers-"

Bir anda dudaklarımda hissettiğim yumuşak baskıyla sözüm yarıda kalmıştı. Belime dolanan damarlı bir el beni kendine çekmiş ve dolgun alt dudağımı ele geçirmişti.
İlk başta şaşırsamda şaşkınlığımı attıktan sonra kollarımı boynuna dolayıp üst dudağına asılmıştım. Küçük ama tutkulu bir öpücükten sonra ayrılmıştık. Birden gözümün önünde beliren poşetle şaşırmıştım. "Buyur güzelim cheesecakein"

Bu sefer ele geçirdiğim poşetle sevinçle gülümsemiştim. Sevinçle tezgaha yöneldiğimde arkamdan gelen "Cheesecake kadar değerim yok" mırıldanmasına göz devirdim. Pakedi açıp gördüğüm şeyle dudaklarımı yalayıp bir tabak çıkardım. Bıçakla pastayı dikkatlice keserken arkamdan küçük adım sesleri duydum. Minho yaklaşıyordu. Ona aldırmayıp kestiğim dilimi tabağa koydum. Yan taraftan bir çatal alıp ilk parçayı ağzıma atmıştım ki iki kol beni tezgah ile arasına hapsetti. Göğsü sırtıma yaslanıyordu. Tabi ondan kısa olduğum için biraz boşlukta kalıyordu. Kafasını boynuma gömerek ensemden başlayarak küçük kelebek öpücükler bırakmaya başladı. Elleri belimi bulurken ben ise heyecanlanmadan ağzımdakini yutmaya çalışıyordum. "Minho napıyor-"

"Seni özledim."

Elleri tişörtümün içinden girip belimi kavrağıdında alev gibi yanan tenime değen soğuk parmaklar titretmişti. Boynumda hissettiğim pütürlü diliyle emiyor, yalıyor ısırıyor ve küçük bir öpücükle bitirip adeta işaretliyordu beni. Ben ise kendimden geçmemek için yoğun bir çaba gösteriyordum, ki arkamda hissettiğim kalçama sürtünen aleti hiç yardımcı olmamıştı.
Kendini kalçama biraz sürtünce sertleşmiş organını hissetmiştim.
O hala belimi okşayıp boynumu öperken arada bir adımı sızlanıyordu. "Minho bu dilimi yemeden hiç bir şey yapmayacağım." Üzgünüm pastam daha önemli.

CHANEL - MinsungWhere stories live. Discover now