if

938 108 71
                                    

Medyadaki şarkı>>>>
Ayten Alpman>>>>>>>

Han Jisung

3-4 gün sonra eve yerleşmiştim. Felix'in dediği gibi değildi. Yani sadece beni eve getirmek için bir bahane bulmuşlardı. Fakat ben gün içinde elimden geldiğince temizlik yapmaya çalışıyordum.

Felix bu sabah Changbin ile Busan'a gitmişti. Aileleri tanıştıracaklarmış. 3-4 gün evde yoklardı ve bu da Minho ile evde yalnızım demekti. Bu beni geriyordu.

Evde Minho ve Felix'in dışında 3 kedi vardı. Hepside Minho'ya aitti.
Felix bir hayvana sahip değildi. Ama kediler işimi çok zorlaştırıyordu. Örneğin şu an olduğu gibi;

Dori öndeki ellerini boynuma dolamış sallanıyordu yere düşmesin diye üzerindeki bol beyaz tişörtün izin verdiği kadar bir elimle alttan destekliyordum. Doongie, soonie ile birlikte cirit atıyordu ve bahçeyi çok fena kirletmişlerdi.

Dori'yi bahçedeki koltuklardan birine bırakmaya çalışıyordum ki beni bırakmaya hiç niyeti yoktu.
Ellerimle biraz kendimden uzaklaştırmaya çalıştım.
Ama tırnaklarını boynumda hissedince korkuyla kendime bastırıp sarıldım.

"Dori bebeğim bak bende sana sarılıyorum. Hadi bırak ensemi. Lütfen cırmalama lütfen!"

O sırada dizimin biraz daha üzerinde olan şortumdan ayak bileğimde bir gıdıklayıcı bir islaklık hissettim.

Alt tarafıma baktığımda Soonie ayak bileğimi yalıyordu. Onuda tek elimle altından yakalayıp kucağıma aldım. Sol kolumda Dori, sağ kolumda Soonie vardı.

Doongie ise bahçenin gölge yerinde uyuyordu. Bende yorgunlukla ve kedileri yakalaya bilmenin rahatlığıyla kucağımda iki kediyle salona doğru gittim kapıyı açık bıraktım ki doongie içeri girsin.

Ardından koltukta yatar-oturur bir pozisyona gelip gözlerimi kapatıp biraz dinlenmeye başladım. Kucağımdaki kediler çoktan uyumuşlardı. Sabahtan beri koşturuyorlardı. Ben de sabah saat 8 gibi kedilerin üzerime zıplamasıyla uyanmıştım.
Şimdi ise kucağımda kedilerle uyayacak raddeye gelmiştim bile,
bende daha fazla zorlamayıp gözlerimi kapattım.

Lee Minho

2 saat sonra

Çok şükür çekimlerim bitmişti. Normalde çıkışta Hyunjin'e aylardır aradığı adamı bulduğu için bira içme sözü vermiştim. Ama artık yarınaydı?

Yada daha sonra? Çünkü şu an koltukta kedilerimle uyuyan bir Jisung görmek bu haftayı evde onlarla birlikte aile gibi geçirmek istememe sebep oluyordu.

Ev temizlenmiş, yemek var, Allah'ım bana bu mutluluğu vermeni gerektirecek ne yaptım?
Şu an yüzümde oluşan sırıtma kadar büyük olan ikinci şey Han Jisung'a olan sevgimdir.

Hem kızmış, hem sevinmiştim. Kızmamın sebebi evde yaşadığı için kendinde bir sorumluluk hissetmesini istemiyordum. Yemek yapmasını veya evi temizlemesini istemiyordum.

Bunları biliyordu. Ben söylesem bile yapacaktı. Bu yüzden bir daha uyarmayacaktım.

Bende çantamı vestiyere bırakıp yanına doğru adımladım. Doongie galiba öğle vakti bahçedeydi ve güneş çıkınca buraya geçmişti, ki bahçe kapısı açıktı. Doongie, Jisung'un kucağında yer yok diye koltuğun köşesine kıvranmış yatıyordu. Adımlarımı oraya yönelttim ve tam karşısındaki krem koltuğa oturup onları izlemeye ve hayaller kurmaya başladım.

Felix'te anca kıçını devirip yatsın! Benim Jisung'um nasıl da toplamış evi? Hamarat aşkım yaa!

Ben evden gelice hiç böyle birşey görmemiştim. Bana yemek hazırlayan tek kişi annemdir. Yemekleri ben yaparım. Han Jisung bana annemden başka yemek yapan ilk kişi. Evde derli toplu. Ben normalde temiz birisi değilim. Ev darmadağınık olurdu. Bazı günler zemini göremezdin bile. Şimdi ise pırıl pırıldı.

CHANEL - MinsungWhere stories live. Discover now