34'

463 77 75
                                    

Sessizce gözlerini açınca beyaz tavanla karşılaştı, Felix. Kimin odası, nerede olduğunu sorgularken kendi odasının beyaz olmadığını hatırladı. Hızla bedeninin yarısının olduğu yerden kaldırıp nerede uzandığına baktı. Yataktaydı. Kendi odası, evi değildi. Burası başka bir yerdi.

Biraz daha etrafa baktıktan sonra odanın Hyunjin'in odası olduğunu anlamıştı.

Ama en büyük soru buraya neden geldiğiydi?

En son Yuta adlı herifle Jungsu'nun kavgasına karışmıştı. Birkaç kargaşadan sonra tokat yemişti. Yere düştükten sonra kafası dönmeye başlamıştı. En son yere yığılırken birinin yüzünü görmüştü. Uzun boylu takım elbise giymiş bir adam görmüştü. Yüzü bulanıktı ama herif sakallıydı. Felix'e bir şeyler söyleyip duruyordu ama Felix tam hatırlamıyordu. Gerisini hatırlamıyordu. Büyük ihtimalle bayılmıştı.

Ama o sakallı heriften sonra buraya nasıl gelmişti ki?

"Felix bey, uyanık mısınız?"

Kapı taraftan gelen ses ile hızla fikirlerinden ayılıp kapıya dönmüştü.

Bu herif bayılırken gördüğü kişiydi. Bunu hatırladı. Sakallı, uzun adam.

Bu herifin burada ne işi vardı?

Ya babası tuttuysa bu herifi? Hyunjin'in Felix'i taşıdığını falan gördüyse? İşte o zaman boku yerdi.

Felix için, arkadaşı olduğunu öğrenmesi zaten başlı başına büyük dertti. Hyunjin'i falan gördüyse, ya da Hyunjin Felix'i taşırken gördüyse hayatını sikerdi.

Okuldan aldırır, başka yere taşınır, Hyunjin'in de hayatını Hyunjin'e zehir ederdi. İlk olanları büyük ihtimalle yapardı ama, sonuncuya babası elinden geldikçe yapabilirdi. Çünki Hyunjin'in babası Felix'in babasından kat-kat zengin ve mülk sahibiydi. Okulda Hyunjin'in babasının sözü geçerdi.

"Ah, uyanmışsınız."

Adam, Felix'in uyanıp, şaşkınlıkla ona baktığını görünce gülümseyip odadan çıkmış ve eliyle birini çağırırmış gibi yapmıştı. Felix bir süre kapıyı gözetledikten sonra, içeri Hyunjin girmişti.

"Hey. Neler oluyor, bana hemen açık-"

Hyunjin'in ardından giren Jungsu ile, Felix donmuştu. Konuşması da istemeden kesilmişti. Bir süre durup, Jungsu'nun yüzünde ki bantlara bakmıştı.

Dünkü herif, Jungsu'yu bu hale getirmişti. Seokju mu yoksa Yuta mı artık umrunda değildi. Bu okul baştan lanetliydi.

Bir süre sessizlik ortamı alıp götürürken, sonunda sessizliği bozan Jungsu olmuştu.

"Felix, sen birden yere yığılınca çok endişelendim. Ayağa kalkıp yardım edemedim, ben de kötü durumdaydım.."

"Ah, hayır.. s-sorun değil. Biliyorum.."

Felix istemeden kekelemiş ve uğradığı şoku atlatamadan bakmaya devam etmişti. Ortam yeniden sessizleşirken, Felix Hyunjin'e döndü.

"Ben neden düştüm?"

Felix'in bu sorusuyla Jungsu da hızla Hyunjin'e döndü. Jungsu da bilmiyor gibi görünüyordu. Bu yüzden Hyunjin'e dönüp cevabını bekledi.

"Jungsu sen biraz bize müsade eder misin?"

Jungsu kendi ismini duyunca, duraksayıp kafasını kaldırmıştı. Karışmak istese de yapamadı. Hakkının olmadığını düşündü. Bu yüzden yavaşça kafa sallayıp odadan ayrıldı. Odanın kapısını kapatıp, kapının dışında beklemeye başladı.

daredevil | hyunlixМесто, где живут истории. Откройте их для себя