daredevil | hyunlix

4'

Matematik biter-bitmez hemen herkes ayaklanıp, sınıfın çıkışına ilerlemişti. Hoca'da tahtayı yazmayı bırakmış ve kitaplarına dönmüştü.

"Sonra ki ders herkes bunları yazmış olsun. Kontrol edeceğim." Dedikten sonra kitaplarını toplayıp, o da öğrenciler gibi koca sınıftan ayrılmıştı.

"Ayy, amaan. Yorulmuşum be."

Felix arkasından gelen Hyunjin'in sesini duyar-duymaz küçük gülüşünü tutamamıştı. Hyunjin de Felix'in küçük gülüşünü duyup esnemesini duraksatmıştı.

"Ha ha ha. Komik mi?"

"Komikti."

Hyunjin olumsuz anlamda kafasını iki tarafa sallayıp ayağa kalkmış, ve Felix'i umruna almadan telefonunu çıkarmıştı cebinden. Sınıfta ki pencerenin yanına dikkatsizce ilerlerken, Felix gözleriyle onu süzmüştü.

Hyunjin'in üstünü süzerken gördüğü şey ile yeniden kıkırdamıştı, Felix.

"Ne be? Az önceden beri neye gülüyorsun?"

"Ayakkabın yok." Dedikten sonra Felix eliyle Hyunjin'in sadece çorap giyen ayaklarını göstermişti. Gösterdikten sonra ise kahkahasını tutamamıştı.

"Olamaz mı? Sen de bu sıcakta kalın bot giyiyorsun, psikopat."

Felix kahkahasını bastırmaya çalışsa bile tutamıyordu. Hyunjin'in dediğine cevap veremeden gülmeye devam etmişti.

"Yoksa kavga mı istiyorsun? Gel hadi, gel gel."

Hyunjin elini yumruk yapıp yüzünün önünde tutmuş ve boynunu iki tarafa kütletmişti.

"Çok komiksin cidden."

Felix Hyunjin'i ciddiye almamış ve gülmesini biraz tutmaya çalışarak kitaplarını toplamaya başlamıştı.

"Kavga istiyorsan bileyim yalnız."

"Seninle mi uğraşacağım. Git ayakkabılarını giyin lütfen." Felix son defa kıkırdamış ve kitaplarını çantasına koymaya başlamıştı.

Hyunjin göz devirip eğilip kendi çoraplarına bakmıştı. Bir şey demeden yeniden kafasını kaldırmış ve pencerenin önüne ilerlemişti, telefonuyla.

Sınıf yeniden eski sessizliğine kavuşurken, kapı yeniden açılmıştı. Sınıfta olan herkes dönüp kapıya bakmıştı.

"Selam. Jungsu bu sınıfta mı?"

Felix Jungsu'yu tanıdığını bilerek, arkasına dönüp sınıfı kontrol etmişti. Jungsu sınıf içinde değildi. Ama bu sınıfta okuyordu.

Arkadaşı da yoktu. Sürekli sırasında oturup, kulaklığını takar resim çizerdi. Seokju hep ona sataşırdı, ama Jungsu umruna bile almazdı onu. Jungsu'nun Seokju'dan bıkıp, okuldan kaçabileceğini düşünmüştü, Felix. Ama Jungsu öyle bir tip değildi.

"Muhtemelen okulun bahçesinde arkadaşlarıyla takılıyordur. En son oraya gidiyordu." Diyerek, sınıftan biri konuşmuştu.

"Bahçe de Seokju ve Songheon'dan başka kimseyi görmedim."

Sınıfta ki kişi gözünü etrafta gezdirip kafa sallamıştı; kapı da ki çocuğa.

"Zaten onlarla gitmişti. Arkadaşları değil mi?"

Çocuk saf sorusunu sorduğunda, kapı da ki kişi omuz silkmişti.

Onların aksine Felix'in göz bebekleri büyümüştü. Muhtemelen onu bahçeye çağırıp zorbalık yapıyorlardı.

"O zaman sınıfa gelince biyoloji hocasına haber verirsiniz."

Çocuk gülümseyip sınıftan çıkmıştı. Ama bu defa Felix hızla hareketlenerek sırasından kalkıp çantasından bir şey aramaya başlamıştı. Kesici bir alet, ve ya sert bir eşya.

"Hey. Ne arıyorsun?"

Felix, Hyunjin'in sorusunu görmezden gelmişti.

En son Seokju ile kavga ettiğinde başına geleni biliyordu. Bıçak çekmişti. Ya Jungsu'ya da öyle şey yaparlarsa? Emindi. Çünkü Jungsu onları tanımıyordu. Sadece umruna almıyordu onları. Umruna almazsa, Seokju sinirlenip ileriye giderdi. Felix o sahneleri tahmin edebiliyordu.

"Sorun ne? Kitabın mı yok?" Hyunjin, Felix'i süzüp yeniden konuşmuştu. Ama Felix görmezden gelmeye devam etmişti. Bu yüzden Hyunjin, bu defa Felix'in sırasını süzmüştü.

"N'oluyor, ne arıyorsun? Öğle yemeği yemedin diye kabını mı arıyorsun?"

Felix hızla dönüp Hyunjin'e bakmıştı.

Doğru. Öğle yemeği kabında bıçak vardı. Tamam öyle kesici bir bıçak değildi ama saldırı için iş görürdü, ve saldırı için harika bir yöntemdi. Değil mi?

Hızlıca sıranın üzerine boş bırakılmış yemek setinin içinden bıçak almış ve düşünmeden, koşarak sınıftan ayrılmıştı.

"Yine ne işler çeviriyorsun.." Hyunjin mırıldanıp kafasını sağa sola sallamış ve Felix'in ardından sınıftan ayrılmıştı.

Tabii ki takip edecekti. Çünkü onun hareketlerini garipsemişti. Yine olay çıkaracak gibiydi. Hyunjin sezmişti bunu.