OTUZ BEŞ - AĞLAMA

9.5K 742 50
                                    

Bulut: Azat.

Bulut: Uyandım.

Kaba adam: Nasılsın?

Bulut: Bilmiyorum ki.

Kaba adam: Nasıl yani?

Bulut: İyiyim galiba.

Kaba adam: Bir şey olmuş.

Bulut: Olmadı.

Kaba adam: Olmuş.

Kaba adam: Yanına gelebilir miyim?

Bulut: Gelir misin gerçekten?

Kaba adam: Gelirim.

Bulut: Gel.

Kaba adam: Tamam 5-10 dakikaya ordayım.

Bulut: Dikkatli ol.

Bulut: Gelince ara beni, aşağı ineyim annem evde.

Kaba adam: Tamam.

Dediği gibi on dakikada gelmişti. Onun sevgisini hakedecek ne yapmıştım? Bence hiçbir şey. Yataktan kalkıp üstüme kapşonlu hırkamı giydim. Dün yine annemle kavga etmiştik. Ne zaman sinirlensem, ertesi gün başım ağrırdı.

Odamdan çıkıp salonda oturmuş, çekirdek çitleyen anneme baktım. Umrunda bile değildim belki de, ama yine de haber verdim. "Ben yarım saatlik dışarı çıkıyorum, hava almam lazım." Sadece elini salladı.

Ayakkabılarımı giyindikten sonra yedek anahtarı alıp evden çıktım. Asansörlerden korkardım, ama dokuzuncu katta kaldığımız için mecburen biliyordum. Asansörden inince rahat nefes alarak apartmandan ayrıldım.

Hava serindi, ama soğuk değildi. Gözlerimi etrafta gezdirdim, ama Azat'ı göremiyordum. Birden arkamdan birinin nefesini hissettim. Korkarak geri çekildim ve arkamda kimin olduğuna baktım. Azat'tı. Benim korktuğumu görünce yüzü düştü.

"Korkma benim."

Omzundan iterek gözlerimi devirdim. "İnsan sesini çıkarır. Ödüm koptu."

"Özür dilerim." Öyle masumca özür dilerim diyordu ki, kızmak istemiyordum ona. Bir gel dememe, o kadar yolu benim için gelmişti. Bunu şu zamana kadar hiç kimse yapmamıştı benim için.

Yanıma yaklaşarak birazcık eğildi. "Senin neden moralin bozuk? Gözün de kızarmış. Ağladığın mı yoksa?" Sesinden endişeli olduğu anlaşılıyordu.

"Ağlamadım. Yeni uyandığım için öyle."

"Peki, beden moralin bozuk?"

"Annemle kavga ettim. Aramız o kadar da iyi sayılmaz." dedim omuz silkerek.

"Neden kavga ettiniz ki?"

"Beni de babamın yanına göndermek istediği söyledi. Ben de gitmeyeceğimi söyledim."

"Babanı sevmiyor musun?"

"İkisini de sevmiyorum. İkisi de kendini düşünüyor sadece. Üniversite kazanınca ayrılacağım bu evden, az kaldı." dedim net bir şekilde.

Aramızdaki mesafeye dikkat ederek daha fazla yaklaştı bana. "Benimle yaşa. Evim zaten boş, biliyorsun."

Gülümsedim. "Belki."

"Bak belki dedin. Bunu evet olarak kabul ediyorum." dedi sırıtarak. Kendimi tatamadan, sesli bir şekilde gülmeye başladım. O kadar içten güldüm ki, gözlerim yaşardı. Gözlerimdeki yaşı silerek önümde duran adama baktım. Yine bana öyle bakıyordu. Bu bakışın altında eriyordum.

"Bulut, çok güzel gülüyorsun. Sana sarıla bil-" sözünü yarıda keserek, kollarımı beline sardım. Kafamı göğsüne koyarak gözlerimi kapattım. İlk defa birine bu şekilde sarılıyordum. Sıcaktı. Azat'ın kalbi çok sıcaktı. Kulağımın altında hızla atan kalbini hissetmek gözlerimi yaşattı. Birine sarılmak bu kadar güzel mi hissettiriyordu? Azat'tan gelen o hoş koku...

Azat titreyen ellerini belime koydu yavaşça. Olanları hazmetmeye çalışıyordu. Kendine gelince belimdeki eli sıkılaştı ve içten bir şekilde sarıldı bana. Kafasını boynuma gördü. "Bulut." kısık sesiyle adamı defalarca söyledi. Sanki son kez sarılıyormuş gibi kokumu içine çekti. Bu an, gerçekten rüya gibiydi.

Burnumu çekince, geri çekilerek yüzüme baktı. "Ağlıyor musun sen?" diyerek yüzüme dokunmak isterken, kendini durdurdu. Gözlerimin içine bakarak "Olur mu?" diye sordu. Kafamı olumlu anlamda salladım. Benden onay aldıktan sonra baş parmağıyla gözyaşımı sildi.

"Bulut ağlama. Her zaman ki Bulut'um ol lütfen." İki eliyle de yüzümü kavradı. Baş parmağıyla yanağımı okşadı. "Öpebilir miyim?"

"Lütfen."

Sıcak dudaklarını yanağımda hissedince gözlerim otomatik olarak kapandı. Geri çekilip, diğer yanağımı da öptü. Gözlerime bakıp gülümsedi. Gülümsüyordu, ama onun da gözleri dolmuştu.

Boğazını temizleyerek elini yüzümden çekip, geri çekildi. Kendimi boşlukta hissettim. Keşke bu an hiç bitmeseydi. O hep benimle kalsaydı. "Hava soğuk, üşütme." diyerek kapşonumu kafama geçirdi. "Eve geç ve güzelce uyu. Yarın görüşürüz."

"Tamam."

Dönüp gidecekken, deri ceketinin eteğini tutarak durdurdum. "Teşekkür ederim. Eve varınca mesaj at."

Gülümseyerek "Yazarım tabii ki." dedi.

Bana bakarak arka arkaya yürüyordu. "Önüne dön Azar düşeceksin." Bana el sallayıp önüne döndü. O gittikten sonra eve geçip kendimi yatağa attım. Uyumadan önce onun bana mesaj atmasını bekledim...

☁️

Birbirlerine olan hisleri, duyguları o kadar saf ve masum ki. Dün gece yazarken ağladım. Bu kitabı okuduğun için teşekkür ederim. İyi ki varsınız <3

KABA ADAMIM - BXB Where stories live. Discover now