Jungkook'tan bunları duymak Jimin için gerçekten şok ediciydi. Evet, birlikte çalıştıkları bazı zamanlarda Jimin gerçekten birbirlerine ilgi duyduklarını kabul ediyordu, ama ardından gelen tartışmalar bu düşüncelerin üzerine koca bir perde çekilmesine neden olmuştu.

Ama şimdi fark ediyordu ki, tüm bunlar tam şu an ortaya çıkmıştı.

"Beni öp." diyebildi sadece Jimin.

Jungkook kimdi ki, onu reddecekti?

Jungkook tekrar Jimin'e uzandı ve elleri yanaklarını bulup kendine çekerken sert bir şekilde öptü onu. Sanki uzun zamandır yapmak istediği bir şeyin acısını çıkarıyor gibiydi.

Jimin,Jungkook'un dudaklarının böylesine iyi hissettireceğini hiç düşünmemişti. Ama oluyordu işte. Jungkook onu istekle öpüyor, Jimin ona aynı şekilde karşılık veriyordu. Elleri Jungkook'un göğsüne indiğinde kendini durduramıyordu bile.

Durmaları gerektiğini bilmelerine rağmen.

Artık kontrol onlarda değildi. İşin ucunun nereye varacaklarını düşünmeden devam ediyorlardı, ikisinin de birbirinden kopmaya niyeti yoktu.

Ta ki Taehyung kapının ardından onlara seslenene dek.

Her şey bir anda oldu.

Taehyung'un sesini duyar duymaz ikisi de transtan çıkmış gibi oldu ve tam o an kapı açıldı.

Jungkook Jimin'i o an kendisiyle birlikte suyun altına çekti.

Jimin anın şokuyla nefesini bile tutamazken Jungkook çok geçmeden onu suyun yüzeyine geri itti, kendisi de sanki gayet normal bir şekilde yüzüyormuş gibi az ötede yüzeye çıktı.

"Siz ikiniz!" diyordu elleri belindeyken. "Bu telefonlara niye cevap vermiyorsunuz, ha?"

Jimin şok içinde bir Taehyung'a, bir Jungkook'a bakıyordu. Jungkook onun haline neredeyse gülecekti ama onun yerine, "Önemli bir şey mi oldu?" diye sordu.

"Saat üçte tekrar kongre merkezinde olacaktık, aptallar," dedi. "Fazladan bir saattir buradasınız. Çıkın hadi."

Jungkook ve Jimin kısa bir an göz göze geldi.

Demek bir saat.

&

Kongre merkezindeki ikinci bir programdan sonra herkesin odasına çıkmasının üzerinden bir saat geçmişti. Jungkook kongre merkezindeki programın ortasındayken acil bir işi çıktığını söylemiş ve gitmişti. Bir daha onu görmemişti Jimin. Merak ediyor muydu, evet. Hala öpüştükleri gerçeğini kabullenemiyordu Jimin. Hem de dakikalarca.

Taehyung onları öyle görmediği için Jungkook'a minnettardı. Gerçi, ikisinin de istemediği bi durumu engellemişti ama Jimin minnettardı işte. O zaman işler mümkünmüş gibi daha da sarpa sarabilirdi çünkü.

Başta Jungkook ikisini suyun altına çektiğinde Jimin neye uğradığını şaşırmıştı. Ama sonra, Jungkook onu geri suyun yüzeyine itmişti ve Jimin onun ne yaptığını anlamıştı.

Şimdi ise Taehyung Jimin'i spor salonuna getirmişti.

Odasının önüne ilk geldiğinde Taehyung'un bir şeyler anlayıp anlamadığını merak etmişti, düşük bir ihtimal olsa da merak etmişti işte. Neyse ki gözleri imasız bakıyordu, bu demek oluyordu ki hiçbir şeyden haberi yoktu. Eğer haberi olsaydı bununla yeri göğü inletebilirdi. Jimin arkadaşını iyi tanıyordu.

"Ah, ne unuttum!" Taehyung spor salonunun önüne gelir gelmez konuştu. Jimin merakla ona döndü. "Ne?"

"Telefonum tabii ki," dedi sahte bir şaşkınlıkla. "Telefonumu unuttum. Sen git ben geliyorum hemen."

505 | kookminWhere stories live. Discover now