10

339 45 73
                                    

not: başlamadan önce bunu okursanız sevinirim. bu bölümü geçen hafta paylaşmıştım ama hiç içime sinmemişti. hikayenin gidişatını kafamda fazlasıyla değiştirdiği için baştan yazdım. bu seferki içime daha çok sindi ve artık aklımdaki sıralamayla gideceğiz. okursanız gelecek bölümler için kafa karışıklığı yaşamazsınız. teşekkür ederim. iyi okumalar <3

&

Busan

''Her şey yolunda mı?''

Jungwoo, telefon görüşmesini bitiren Jungkook'un yanına doğru yürüdü. Jungkook onun sesini duyduğunda telefonu cebine attı ve ona döndü. ''Evet. Bir sorun yok. Hadi içeri geçelim.'' Yanından geçecekken Jungwoo onu kolundan tuttu. ''Sürekli konuşmaktan kaçamazsın. Çocuklar kahvaltı yapıyor.''

Jungkook derin bir nefes verdi ve birlikte evin geniş bahçesindeki masaya doğru yürüdüler. Jungkook onunla iş konuşmak istemiyordu ama Jungwoo onu her seferinde sıkıştırmaktan çekinmiyordu. ''Yeni bir asistanın olmuş diye duydum,'' dedi Jungwoo kardeşi hiçbir şey söylemeden öylece durunca. ''Baya da iyi anlaşıyormuşsunuz.'' İmayla konuştu. Jungkook'un tepkilerini izliyordu. Asistan kelimesini duyunca başını kaldırmıştı ilgiyle.

''Asistan işte, gerçekten bunu mu konuşacağız?'' Konuyu kapatmak istercesine konuştu. ''Kim anlatıyor sana bunları?''

Jungwoo kollarını göğsünde birleştirdi, tek kaşını kaldırdı. ''Doğru yani?''

''Ne doğru?''

''Kelime oyunu yapma benimle,'' Ona doğru masada eğildi. ''İki aydır asistanın var. Gerçekten bana anlatacağın hiçbir şey yok mu? Merak ediyorum. Her gün burada Haeun ile evcilik oynadıktan sonra Jiwon ile teke tek maç atmak beni bir zaman sonra eğlendirmiyor, tahmin edersin ki.''

Jungkook onun dediklerine kıkırdadı. Haeun gerçekten tam bir prensesti, evde sürekli fırfırlı elbiselerle ya da eteklerle dolaşıyordu. Jiwon ise sürekli babasıyla ya da Jungkook'la boks yapma derdinde olan küçük bir afacandı. ''Aslına bakarsan anlatılacak şeyler var,'' derken aklında sadece az önce Jimin'e söylediği sözler vardı. Sonra telefonu suratına kapatmış ve onu engellemişti. ''Az önce Jimin'e söylenmemesi gereken tonla şey söyledim...'' Dirseklerini masaya dayadı ve ellerini sinirle saçlarından geçirdi. ''Ve büyük ihtimalle işi bırakacak. Buna eminim.''

''İşi bırakacak olması pek hoşuna gitmiyor herhalde,'' dedi Jungwoo karşılık olarak. Merakla Jungkook'a bakıyordu. ''Gerçi sana bu kadar uzun süre dayanabilen biri olduğuna göre gitmesini istememen normal.'' dedi Jungkook'tan onay beklercesine ama karşılık alamadı.

Daha fazla içinde tutmasının bir anlamı yoktu. Jungwoo zaten çoğu şeyi biliyordu. ''Aslına bakarsan bundan önce bir kere daha işi bırakacak raddeye geldi ama onunla konuştum. Eğer yine istemediği türden bir şey olursa eski işine geri dönebileceğini, benim de diğer şirkete döneceğimi söyledim.''

Eski iş ile neyi kastettiğini sormadı Jungwoo. Şirketten ve yaşananlardan o kadar da uzak değildi. Jimin'in aslında şirketteki yazılımcılardan biri olduğunu ve sonra asistan olarak işe başladığını biliyordu. Bu yüzden Jungkook ona açıklama yapma gereği duymadı. ''Normalde böyle bir şey yapmayacaktım ama Taehyung bana bir şeyler söyledi...'' Masada gezinen bakışları Jungwoo'ya döndü. Jungwoo ona ilgiyle baktı. ''Ne söyledi?''

''Jimin gerçekten iyi bir yazılımcı, yani babamın kaybetmek istemeyeceği türden... O yüzden Taehyung'a benim için eğer Jimin de istifa ederse şirketteki vademin dolacağını ve işin ucunun sana döneceğini söylemiş.'' dedikten sonra Jungwoo'nun tepkisini bekledi ama istediği gibi bir şeyle karşılaşmadı. ''Bir şey demeyecek misin?''

505 | kookminWhere stories live. Discover now