16

321 45 66
                                    

Taehyung ne yaptığını biliyordu.

Bu yüzden o ikisini o gün havuzda yalnız bırakırken neye sebep olacağını tahmin etmişti.

Nefes nefeseydi Jimin.

İstemsizce Jungkook'un ensesine yapışan saçlarını kavramıştı. Nefesleri birbirine karışıyordu ve Jimin kalbinin atış hızının Jungkook tarafından fark edildiğine yemin edebilirdi.

Çünkü o da onun kalbinin ne kadar hızlı attığını fark ediyordu. Vücutları birbirine yapışmıştı.

"Jungkook." diye mırıldandı onun dudaklarına doğru. Gözleri kapanmıştı.

Jungkook burnunu Jimin'in burnuna sürttü ve onun belindeki ellerinden biri sırtında tüy gibi gezinmeye başladı. Jimin eriyecek gibi hissediyordu. Jungkook ona ne zamandır bu kadar iyi hissettiriyordu ve Jimin farkında değildi? Neredeyse ona öpmesi için ısrar edecekti.

Ama sonrasında neler olacağını bilmiyordu. Bilmiyor olmak onda geri adım atma hissi uyandırıyordu.

"Bunu istiyorum." diye fısıldadığını duydu Jungkook'un.

Açık açık söylüyordu işte. Jimin'i öpmek istiyordu ve bu düşünce, Jimin'de bir şeylerin kopmasına neden oldu. Kalbi deli gibi hızlı atmaya başladı, mümkünmüş gibi. Ne ara bu hale gelmişlerdi? Ne ara Jimin, Jungkook'un onu öpmek isteyeceği birine dönüşmüştü?

Jimin'in elleri Jungkook'un ensesinden saçlarına uzandı ve parmaklarına doladı.

Sonrasında neler olacağını düşünmek istemiyordu.

"Yapabilirsin." diye fısıldadı o yüzden, karşılık olarak.

Ve çok değil, birkaç saniye sonra Jungkook'un dudakları, dudaklarının üzerindeydi. Jimin o an yemin edebilirdi, vücudu sanki ihtiyacı olan tek şey buymuş gibi tüm o gerginlikten kurtuldu ve Jungkook'a karşılık vermeye başladı. Dudakları birbirinin üzerinde kayıyor, Jimin kafasını eğdiğinde onu daha derinden öpebiliyordu. Jungkook'un elleri onun kalçasına kaydığında ve kavradığında Jimin bacaklarını onun beline doladı. Jungkook izin istercesine diliyle dudaklarını dürttü, Jimin onu bekletmedi ve dudaklarını araladı. Jungkook dilini onun dilinin üzerinde kaydırdı, Jimin hissettikleriyle kısık bir sesle sızlandı. Jungkook'un dili ağzını talan ediyordu ve tam o an, Jimin dilini dudaklarına arasına alıp emdi.

İşler o an daha da kızışmıştı.

Bu sefer her zamankinin aksine sözlü olarak değil de öpüşerek kavga ediyor gibilerdi.

Daha önce hiçbir kavga bu kadar zevk vermemişti Jimin'e.

Jungkook ani bir hareketle onun sırtını havuzun kenarına yasladı ve kendi bedeni arasında sıkıştırdı. Jimin sırtının duvara çarpmasıyla bir an için Jungkook'un dudaklarından koptu ve derin bir nefes aldı.

Birkaç saniye sonra gözlerini açtığında hemen önünde Jungkook vardı. Dili dudaklarının üzerinde geziyordu. Jimin onu baygın bakışlarıyla süzerken ne kadar iyi göründüğüne inanamadı. Su damlaları vücudunun görünen kısmından süzülüyor, ıslak saçları geriye yatırılmış bir şekilde ona bakıyordu.

Ve dudakları harika hissettiriyordu.

Jungkook da ondan farksız değildi. Karşısındaki minyon beden nefes nefeseydi, dudakları mümkünmüş gibi daha da şişmişti ve artık daha çok öpülesi duruyordu.

Saatler gibi geçen ama sadece birkaç saniyeden ibaret olan ayrılık, Jungkook'un tekrar Jimin'e yaklaşmasıyla son buldu. "Daha önce hiçbir şey beni bu kadar iyi hissettirmemişti Jimin," dedi boğuk bir sesle. Gözleri, Jimin'in gözleri ve dudakları arasında mekik dokuyordu. "Sana yemin ederim, hiçbir şeyi daha önce bu kadar istememiştim."

505 | kookminWhere stories live. Discover now