40: Yemek

1.2K 223 137
                                    

Yongbok, kardeşinden arabayı alıp sevgilisini Chan'ın karavanına götürecekti doğum günü için.

Öğlenden beri ortalıkta olmayan ikiliyle Jisung fırsatı değerlendirmiş; çorba, ara sıcak, ana yemek ve tatlı dörtlüsünü bile hazırlayıp Seungmin'i akşam yemeğine çağırmıştı.

Akşam saat 7 gibi Seungmin gelmiş, geldiği gibi onu mutfaktan uzak tutan gence gülmüştü. Ellerini yıkamış, biraz salonda sohbet etmişlerdi. Seungmin artık acıktığını söyleyince Jisung onu kaldırıp gözlerini kapatması için bir göz bandı verdi.

"Yongbok'a mı yaptırdın?" dedi Seungmin gülerek yürürken. Jisung onu omuzlarından tutarak yönlendiriyordu. Kapıyı açıp mutfağa girmelerini sağladı.

"Hayır, hepsini kendim yaptım. Üç gündür Yongbok'u görmüyorum. Sabah gidiyor akşam gelip uyuyor." Seungmin onayladı. "Zehirlenmeyeceğimize emin misin?"

"Umuyorum ki gecenin sonu acilde bitmez." dedi Jisung gülerek. Sandalyeyi çekmiş ve Seungmin'i hazırladığı masaya oturtmuştu.

Çatal, kaşık, bıçak, küçük çatal ve tatlı kaşığını Yongbok'un öğrettiği gibi dizmişti. Servis tabağı, küçük servis tabağı, kase; bardak ve kadeh olması gereken yerlerdeydi..Peşetelere bile şekil vermişti Jisung.

Seungmin gülümseyerek etrafı incelerken ocaktaki ve fırındakilere baktı.

"Başlayalım mı?" dedi Jisung.

"Olur."

"Çorbayla başlıyoruz, kremalı mantar çorbası olduğuna inanıyorum. Umarım o da buna inanıyordur." Seungmin gülerek çorbaya baktı. Kokusu güzeldi ama tadını tahmin edememişti.

"Ben inandım, mantarları görebiliyorum. Yeterli bence." Jisung servisi yapıp yerine oturdu. Seungmin kaşığı daldırınca o da aynısunı yapmış ve Seumgmin'den birkaç saniye önce içmişti. "İçme!" dedi Jisung yüzünü buruşturup.

"Tuz atmamışım, berbat olmuş, içme."

"Tamam, tuz atarız."

"Olmaz öyle." Jisung omuzlarını düşürürken Seungmin kalkıp rafta duran tuzu aldı ve kasesine döküp karıştırdı.

"Çok iyi olmaz ama yeriz, yapmışsın o kadar, yeriz." Jisung hayal kırıklığıyla çorbasına bakarken Seungmin bir kaşık aldı.

Beklediğinfrn çok daha iyiydi. Gerçekten sadece tuzu yoktu.

"Bayağı iyi olmuş."

"Yalancı."

"Gerçekten, tuzu olsa enfes olurmuş. Hemen tenceredeki çorbayı kurtaralım." Seungmin kalkıp tenceredeki sıcak çorbaya tuz attı ve altını yaktı. Kısa sürede zaten sıcak olan çorba kaynarken tadına baktı. Daha iyiydi, ertesi gün ısıtıp içince tadı kötü olmazdı.

Jisung kendi kasesine de tuz atmış, idare edilebilir çorbayı bitirmişti. Seungmin gülümserken Jisung kalkıp kaseleri ve çorba kalıklarını alıp lavaboya koydu ve ara sıcak olarak hazırladığı patatesli peynirli krokanlardı.

"Yalan yok, bunlar hazır." dedi Jisung gülerek.

"İki oldu beni yemeğe çıkarıyorsun, sonraki benden." dedi Seungmin. "Hatta üç, atölyede de yedik."

"Seninle yiyince daha lezzetli olduğu için, sık sık seninle yemek istiyorum. Yani olur, istediğin kadar yemeğe çağır beni. Ne yersek yiyelim."

İkisi gülüşürken onları da yemişlerdi. O sırada fırındaki iki parça terbiye edilmiş et ve şaraplar ortama girmişti.

İkizler / seungsungWhere stories live. Discover now