17: Soju ve Bira

1.1K 245 139
                                    

Jeongin, Changbin'in ailesinden aldığı tekeneye kızarmış tavuk, soju ve biraları koymuş, teknenin ipini gevşetmiş ama çözmemişti.

Seungmin ve o suyun içinde hafif dalgalarla minik minik sallanan teknede otururken Seungmin arkadaşının konuşmasını bekliyordu. Bir süredir bir şey konuşmadan soju içiyorlardı. Bir şişe bitmişti bile.

"Ne konuşacağız?" dedi sonunda dayanamayıp.

"Önce sen gününü anlat. Bu saate kadar Jay vardı yanında." dediğinde Seungmin omuz silkip Jeongin'in yeni şişeden doldurduğu sojuyu tekledi.

"Güzeldi. Dersten sonra atölyedeki dönem sonu projemiz için alışveriş yaptık. Okula taşıması kolay olsun diye Seul'deki evine bıraktık onları. Kahve içtik. Seninle buluşacağımı bildiği için de geç olmadan döndük." Küçük bardağa soju doldurup içmiş, üstüne birkaç yudum bira almıştı. Karıştıracak bir bardak arıyordu gözleri ama görememişti.

"Gerçekten dönem sonuna kadar gidecek mi ilişkiniz?" dedi Jeongin.

"Ne yapmaya çalışıyorsun?" dedi Seungmin kaşlarını çatıp. Elindeki küçük vardakla bir süre öylece bakmış ve bardağı sonunda masaya koyup ağzına birkaç tavuk atmıştı.

"Yaptığın şeyden emin olduğunu görmeye çalışıyorum. Her şekilde yanındayım, istesen de istemesen de ama kendini üzme istiyorum." dediğinde Seungmin ikinci bira tenekesini açmıştı.

"İyiyim ben böyle." dediğinde Jeongin son kozunu oynamaya karar verdi. Ağzına bir tavuk atıp sojudan içti.

"Jisung sevgili yapmış bu arada," dediğinde Seungmin ağzındaki birayı izlediği denize doğru püskürttü. Birkaç öksürüğün ardından omuz silkti. "Bana ne?"

"Aynen, sana ne?" dedi Jeongin. Seungmin onu en iyi tanıyan arkadaşından duygu ve düşüncelerini gizleyebileceğini sanıyordu. Sarhoş olmaya başlamışken bunu yapabileceğine hala inanması daha ironikti. Jeongin kör değildi. Arkadaşının Jay'den hoşlanmaya çalıştığının farkındaydı.

"Benden hoşlanmıyormuş, gördün mü?" Jeongin onu onaylarken Seungmin birasını bitirmişti.

"Buralarda bardak var mıdır?" diye etrafa bakındığında Jeongin arkadaşına pet bardak uzatmıştı. Seungmin içine soju ve birayı karıştırırken arkadaşının uzattığı tavuğu yedi. "Aç karna içme, miden bulanacak."

"İyiyim ben." dedi Seungmin.

"Bugün!" diyip lıkır lıkır içti bardaktaki karışımını. "Jongseong bana yakışıklı olduğum kadar güzel ve tatlı olduğumu da söyledi. Ve yanağımdan makas aldı arabada." dediğinde Jeongin güldü.

"Baskın olan o mu?"

"Hayır, benim." dedi Seungmin arkadaşına gözlerini kısıp. "Ondan büyüğüm bir kere. Zamanını bekliyorum. Şimdi yaparsam içimden gelmemiş olacak." dediğinde Jeongin en azından rol kesmediğine şükretmişti.

"Utandın mı yanağından makas aldığında?" dedi eğlenerek.

"Hayır, hiç utanmadım. Kızdım ona!" demiş ve yüzünü buruşturmuştu. "Jisung dedim! Aman, Jongseong dedim! Ben senden büyüğüm, yapma öyle şeyler dedim! Güldü sonra, bir daha yaptı. Dövse miydim acaba?" dediğinde Jeongin içmeyi bıraktı. Seungmin ikinci tenekeyi ve ikinci şişe birayı bitirmek üzereydi. Kesinlikle götü başı dağıtacaktı.

"Hoşlandığın çocuğu neden dövüyorsun, salak mısın sen?"

"Salak mıyım? Sensin be salak!" dedi Seungmin. "Git! Yongbok'u kocaman öp. Ona de ki, sevgilim olur musun? Sonra kocaman bir daha öpüşün. Aşırı tatlısınız. Çok güzel olursunuz. Neyi bekliyorsunuz? Beş, altı mı? Çok ay oldu işte!" dediğinde Jeongin güldü.

İkizler / seungsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin