18.Olasılıklar

1.3K 83 10
                                    

Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayınn


Bahar

Uğur'un çocukluk odasında beraber uyumuştuk. Sabah Uğur'un normalde uyandığı saatten daha erken kalktığını hissetmiştim. Onunla kalkacak gibi olduysam da benim geri uyumam üzerine allayıp pullayıp söylediği cümleler ve yüzümün her yanına dokunan dudakları yüzünden daha gözlerimi açamadan geri uyumuştum. Çok sonradan uyandığımda ise evde Emel ablayla tek başımızaydık. Salonun ortasında duran Emel ablanın diz üstü bilgisayarının açık halini görünce anlamıştım Uğur'un neden erken kalktığını. İş hakkında bu kadar sorumluluk sahibi olması ben gururlandırıyordu. İmreniyordum. Bu duygularla, Emel ablayla kahvaltı ettikten sonra düşmüştüm yola.

Birkaç hafta önce üniversitedeki hocalarımdan birinden mail almıştım. Müsait bir zamanda görüşmek için atılan bir maildi. Bugün de Uğur'u öyle görünce gidesim gelmişti. Daha önceleri Suna Hoca'ya akademik olarak da bir yüksek lisans yapmak istediğimden bahsetmiştim. Sınavlara da girmiştim ama ne yazık ki kontenjan yoktu. Bu yüzdendi zaten KPSS'ye girişim.

Suna Hoca, bana önümüzdeki dönem için kontenjan açılacağını söylemişti. Ona atandığımı ve nakil beklediğimi söylemiştim. İşle beraber götürmek zordu. Sabah dersleri ve akşam dersleri vardı. Akşamları katılsam dahi sabah derslerine katılamadığım için muhtemelen kalırdım. Üzgündüm ve bunu da yansıtmıştım ki Suna Hoca bana bir iş teklifiyle geldi. Ekstra çalıştığı özel bir üniversitede bir asistana ihtiyacı varmış ve bu pozisyonu bana teklif etti. Sıkıntısı ücretiydi. Memur olarak alacağım maaşın üçte biriydi resmen. Bunu riske atabilirdim fakat tayin için gerçekleştirdiğim evlilik ne olacaktı?

Evet, Uğur'la bir yola girmiştik. Bunu biliyorum. Fakat ne düşüneceğimden emin değildim.

Uğur'la boşansam, kızlarla kaldığım o eski eve dönemezdim. Çünkü alacağım maaş ve ekstra ihtiyaçlarımla birlikte hiçbir şeye para yetiremezdim. Aile evine dönmek zorundaydım. Tabii eğer boşanırsam. Boşanmazsam ne olacaktı? Uğur'la yaşayacaktım. Uğur bütün faturaları ve mutfak masraflarını ödüyordu. Bir kere masraflara ortak olmayı teklif etmiştim. Hala bankamda daha önce çalıştığım butikten kalan para vardı. Azalmıştı ama vardı. Kızlarla beraber part time olarak çok fazla yerde çalışmıştık. Annemler de yardım ediyordu tabii ama İstanbul... Mutlaka çalışmam lazımdı. Neyse. Uğur keskin bir dille reddetmişti. Onun ağzıyla bok gibi param var nereye harcayayım başka? Zamanında ısmarladığın kahvelere sayarsın demişti. Dershanede derslerim bittiği gibi kütüphanedeki Uğur'un yanına gitmeden mutlaka ikimize de kahve alırdım. Hala hatırlaması komikti ama hoşuma da gitmişti. Para konusu öylece orada kapanmıştı.

Yani Uğur'la yaşarsam da masraflarımı karşılamak kolay olurdu ve yüksek lisans yapabilmek için zamanım yetebilirdi. Fakat tayin için yapılmış bir evliliğin amacı kalır mıydı? Bunu Uğur'a nasıl söyleyebilirdim? Ya benden boşanmak isterse? İstemez. Niye istesin?

Benim gibi hissediyorsun, dedi.

Ben ne hissediyorum?

Aşığım. O da aşık işte.

Hem zaten o da henüz terfi alamadı. Onun da işine gelebilir.

Ben bunlarının içinde boğulup dururken bir de mail aldım. Tayinle ilgiliydi. Tayinimin gerçekleştiği ve kaldığımız konutun hemen iki sokak ötesindeki hastanedeki işime Pazartesi başlayabileceğimi ve evraklarla gelmemin gerektiğini söyleyen bir mail. Zamanı ironikti.

Moralim bozuldu ama neye?

Akademiden mi ilerlemek yoksa zaten var olan işime mi girmek?

Bilemiyordum. Ne istediğimi bile bilemiyordum.

SÖZDE ARKADAŞ (FİNAL)Where stories live. Discover now