1.Nişan

2K 98 43
                                    


"Çok aceleye getirdiler çocuklar. Yoksa daha güzel hazırlık yapardık." dedi evi bir düğün salonuna çevirmiş annem. Bir günde nasıl başardı bilmiyorum ama duvar süsünden tutun, on iki çeşit; tatlı ve tuzlu atıştırmalığına kadar her şey tamdı. Gerçi nasıl başardı biliyorum. Sabahın altı buçuğundan beri Aslı ablayı, abimi, babamı ayağa dikmişti. Dün temizlik yapmamıza rağmen bir kez daha elden geçirtmişti. Kıyabilse beş yaşlarındaki ikiz yeğenlerimi de uyandırıp ellerini bez tutuşturacaktı.

Uğur'un annesi Emel abla anneme karşılık verdi. "Daha ne yapacaktınız Lale? Her şey ne de güzel olmuş." Kadınlar kıkırdarken babam ışıltılı duvarın önünde oturan Uğur ve bana dikti gözlerini. Daha doğrusu Uğur'a...

Uğur'u severdi normalde. Neden böyle oldu şimdi hiç anlayamadım... Uğur yanımda gergince bacağını sallayınca elimi ağzıma kapatarak güldüm. Anında ters ve gergin bakışları bana dönerken babam boğazını temizlemek suretiyle Uğur'u uyarınca kafasını önüne düşürdü yeniden. Uğur krem renkli bir takım elbise giymişti. Ben ise Uğur'un ne giyeceğini bile bilmeden yanlışlıkla uyumlu olmuştum onunla. Krem rengi elbisemin sadece sırt bantları sütlü kahve rengindeydi.

"Az az. Daha hiçbir şey yapamadık ya. Çocuklar sonra evlenseniz ya? Ben daha bu kızın çeyizini bile bitiremedim." Oldu anne. Artık Gümüşhane'den de kartpostal yollardım eve. Babam hırıldayarak konuştu. Evet hırıldayarak. " Bu işte bir iş var da hayır olsun bakalım." Uğur'un titremesini ben hissettim. Duru oturduğu sandalyede dikleşti. "Ferit amcacım ne işi aşk olsun? Şimdinin yeni modası bu. Hemen evleniyorlar böyle. Hiç bekletmiyorlar artık. Değil mi Pelin?" Yanında oturan Pelin bıkkın ifadesini hemen saklayıp babama güler yüzüyle döndü. "Evet, evet. Çoğu arkadaşım böyle evlendi." Babam kafasını salladı ama Uğur'a kötü kötü bakmayı bırakmadı. "Kızım kalk getir artık kahveleri." Annemin seslenişine karşı mutfağa geçtiğimde peşimden Duru ve Pelin de gelmişti.

"Bak elim ayağım titriyor." Pelin elimi tutarken Duru giydiği pembe fırfırlı elbisesinin pilelerinin uçmasını sağlayacak şekilde zıpladı. "Ay o kadar yakışıyorsun ki! Bin tane fotoğrafınızı çekmişimdir." Pelin de gülerek geri çekildi. "Ben şahidim çekti gerçekten." Hemen terleyen ellerimi elbisemin yanlarına bastırdım. Arkamı dönüp kahve makinasını çektim. "Tuz atacağız değil mi?"

Duru'ya gülerek baktım. Pelin ofladı. "Saçmalamayın."

"Tabii atacağım be."

Pelin gözlerini devirirken içeri Aslı yengem girdi. "Bana bak sakın acıma tamam mı?" Aslı ablaya göz kırparken Pelin oflayarak içeri gitti. Kahveleri fincana koyarken Duru da video açısını hazırlamak için içeriye geçti. "Bana bak kız. Bu çocuk çok sessiz sakin. Gerginlikten mi yoksa normal hali de bu mu?" Yarım ağız güldüm. Uğur'un kahvesine dört kaşık tuz da attıktan sonra yengeme cevap verdim. "Normal hali de böyle de bugün ayrıca bir gergin." Tepsiyi elime alacakken beni durdurdu. Kolumu tuttu. "Bak ben senin ablanım. Bana her şeyi anlatabilirsin. Ben seni asla yargılamam. Hamile misin?" Gözlerimi kocaman açtım. "Ya abla yemin ederim değilim ya."

Mırıldanarak tepsiyi aldı. "Bu işin altında başka bir şey var da neyse."

Diğer tepsiyi aldığımda laf söyleyecektim ki beni dinlemeden içeri geçti. Ben de mecbur peşinden. Ben babama ve Uğur'un dayısına kahveyi uzattım. Uğur'un babası ve annesi ayrıydı. İyi anlaşmadıkları için de bugün burada değildi. Yengem kadınlara ve abime kahvelerini uzattığında son kahve de bendeydi. Uğur'un kahvesi...

Gülümsememi saklayarak Uğur'un önüne geçtiğimde herkesin gözünü üzerimde hissediyordum. Bir de kamera tabii. Uğur bakışlarını yukarı kaldırıp gözlerime muzipçe baktı. Ben de kaşlarımla kahveyi alması için işaret ettim. Uzanıp kahveyi aldığında arkadan Duru çekil diye bağırdığında yanına oturup yandan yandan gülerek Uğur'u izledim. Tüm bakışlar ondayken o hepimize teker teker baktı. Yarım ağız gülerek bana baktı ve kahveyi kafasına dikti. Fincanı ağzından çektiğinde artık kahkahamı saklayamıyorum. Benimle beraber –babam dahil- herkes gülmüştü. Uğur'un yüz ifadesi ekşidiğinde tepsideki çikolatayı uzattığımda bana gözlerini kısarak baktı. "Bunun intikamı acı olacak yalnız."

SÖZDE ARKADAŞ (FİNAL)حيث تعيش القصص. اكتشف الآن