15.Akşam Yemeği

1.4K 90 36
                                    

Yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayınnn

"O patatesleri düzgün doğra yoksa kovalarım seni mutfaktan!"

Ofladım. Bilmem kaçıncı kez. Annemleri akşam yemeğine davet ederken yemekleri ya dışardan alırım ya da kendim yaparım diye düşünüyordum. Fakat Uğur Bey, öyle düşünmüyor olmalı ki iznini bir gün daha uzatıp tüm yemekleri devralmıştı. Ben de komilik yapıyordum beyefendiye. Fakat Uğur'u boğazlamama son beş dakika falan vardı. Kaynanam çok tatlı deyip durmalarımın karmasını yaşıyordum. Sağ olsun kocam kaynanamın kötülük kontenjanını dolduruyordu. Elimdeki bıçağı kaldırdığımda Uğur buzdolabının içine bakıyordu. "Sabır." Mırıltılarla doğramaya devam ettim.

Annesinden gelen yetenek ve bu konuya olan ilgisiyle bir iki eğitime katılmıştı Uğur. İnkar edemezdim gerçekten eli lezzetliydi ama bu onu öldürmeyeceğimin anlamına gelmiyordu. 'Bahar o nasıl domates? İçini oymuşsun resmen! Eti öyle marine edersen ben asla elimi sürmem ona...' ha ha bir de 'tadım kaşığını çorbama mı soktun sen!?' Üç dakika bunun kavgasını ettiğimiz için Risotto için pişirdiği mantarları da yanmıştı. Patateslerden önce de doğradığım soğanları beğenmemişti. Benim doğradıklarımı kenara alıp dolaba kaldırmıştı. Keşke o an bırakıp dizi izlemeye gitmiş olsaydım...

Ben patatesleri öldürürmüş gibi bıçak sapladığım sıra arkamdan ellerini uzattı. Beni kollarının arasına alırken boy avantajıyla çenesini kafama yasladı. "Ben patatesler için ağlamaya başlamadan bıraksan iyi olur." Başımı geriye atarken sinirle nefes verdim. "Sen de elimde bıçak varken böyle yaklaşmamalısın!" Gülerek çenesini kafamdan çekerken açık boynuma doğru eğildi. Saçlarımı toplatmış ve bir de bandana taktırmıştı. Takık herif! Elleri tezgahı tutarken elimdeki bıçağı bıraktım. Alnını omzuma yasladı. Tezgaha yaslı sağ elini tuttum. "Sen nasıl yine izin alabildin? Terfi alacağım derken kovulma?" dediğimde ikimiz de gülmüştük. Alnını uzaklaştırdığında dudaklarını omzumda hissetmiştim. Nefesimi kontrol etmek zorlaşmıştı. Bedenime böyle anlarda söz geçiremiyordum. "Kovulursam ailemize sen bakmak zorundasın." dediğinde sırtımı iyice gövdesine yaslamıştım. "Gümüşhane'de olursak şayet geçindirebilirim. Yoksa İstanbul'da sadece memur maaşıyla... Of. Zor iş. Benim üç aylık maaşımdır buranın kirası." dediğimde sesli bir kahkaha atmıştı. Mutfak önlüğümün üzerinden kollarını belime sardı. "Ben seninle her yerde yaşarım da burası kira değil ki yavrum." dediğinde ona şaşkınlıkla döndüm. Kollarını gevşetse de uzaklaştırmamıştı. Onun da üzerinde siyah bir önlük vardı. Yüzünde de o ego dolu gülümsemesi... "Nasıl kira değil!? Sen ne kadar maaş alıyorsun ya?" dediğimde ellerim kollarına tutunmuştu. Başka da şansım yoktu çünkü kollarını belimden çekmeye niyeti yok gibiydi. Gülerek gözlerini evde dolaştırdı. En sonunda gözlerimi bulduğunda beni cevapladı. "Dolarla maaş alınca... Tabii ben de üçüncü sınıftan beri şirketteyim. Öyle savurmadım da her yere."

Ellerimi yüzüme bastırıp parmaklarımın arasından baktım. "Keşke kafam azıcık sayısala çalışsaydı."

Başını geri atmalı kahkaha attı. Kahkahası bittiğinde ellerimi yeniden kollarına koymuştum. "Alanda geliştiğinde muhtemelen benden daha fazla kazanacaksın." dediğinde kaşlarımı kaldırdım. "Danışanlarımın travmalarını senaristlere satarsam neden olmasın?" İkimiz de gülerken fırının sesi geldi. Benden uzaklaşırken Cheesecake'i fırından çıkardı. Orta tezgaha soğuması için bırakırken ben de ellerimi yıkamıştım. Üzerimden önlüğü çıkardığımda gözlerini kısarak bana bakıyordu. "Kaçtığını söyleyemezsin." dediğinde çoktan tezgahın önüne geçmiştim. Saçlarımı açarken gözleri kararmıştı bile. "Aynen öyle yapıyorum yavrum."

İçeri geçerken arkamdan bağırmıştı.

"Yavrum diyerek bana istediğini yaptırabilirsin!"

Kendi kendime gülerken odaya girmiştim bile. Sırtımı kapıya yasladım. Her teması ve iltifatında böyle olmak zorunda mıydım? Bacaklarım beni taşıyamadığında yere oturdum. Elimi kalbime bastırdığımda gülümsemeden duramıyordum. Zaten hala rüyayı atlatabilmiş değildim. Bir de böyle yaklaşıyordu bana. Nefesimin hızlandığını hissettirmemek için çabalamam gerekiyordu. Ama mutluydum. İçimdeki hüzne rağmen Uğur'la bunları yaşadığım için çok mutluydum. Şükrettim.

SÖZDE ARKADAŞ (FİNAL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin