𝑂𝑛

182 17 77
                                    

Herkese merhaba. Uzun zamandır beklettiğimi biliyorum. Biraz kısa bir bölüm oldu maalesef ama okul şartları bu kadar izin verdi. Bugün ödevim olduğu halde yapasım olmadığı için bölümü temize çektim.

Bana yazma arzumu geri getirip enerji verdiği için hayalperestfani_ 'ye teşekkür ederim <3333

Bu bölüm sana ithaf olsun!

İyi okumalar, bundan sonra daha sık bölüm atmayı deneyeceğim.

İ

nsan karardığında kilitli kalan kapıların sızan ışığa gitmeyi diler. Gökyüzü her gün kara battaniyesini örterek kendisini kış misali saklar, gelen hüzme ile battaniyesini rafa kaldırır ve gizlendiği delikten çıkar. Pekala da... Gökyüzü kışın yalnızlığını terk etmeyi arzuluyor muydu? Genç adam açılan kapıyı reddediyordu ama onun kapısında ne vardı? Karanlık! Başkasının arzusu onu olumlu etkilememişti. Kelebek etkisini burada göstermişti. Sevdiği kızın acımasız dileğinin bedelini o ödüyordu.

Her yeni sabah diğerlerine ışığı, mutluluğu, yeni başlangıcı getirse de Adrien'a gelen ışığın sıcaklığı cehennem ateşine birebirdi. Zehirli soluklar almış hissediyor ve göğsündeki acı onu bitkin düşürüyordu. Bunun yanı sıra sorumlulukları da artmıştı. Artık işini severek, hazla değil; büyük bir ciddiyetle yapmalıydı. Çünkü o artık bir liderdi!

Yorgun yeşiller boşluğa açıldı. Yerinden kalkmak değil hiçbir şey yapmak istemiyordu ancak görev beklemezdi. İkili hayatın zorluğu yetmiyormuş gibi uyum sağlaması gereken yeni bir düzen doğmuştu. Olduğu yerde doğruldu ve odasındaki kendisine özel banyosuna girdi. Dışarıdaki soğuk sonbahar aydınlığına rağmen buz gibi suyla akan fıskiyenin bedenini dondurmasına izin verdi. Sarı saç telleri alnına yapışıyordu. Başını havaya kaldırıp suyu yüzüne akıttı. Bir eliyle gelen saçları arkaya attı ve suyu kapattı. Duş rutinini tamamlayıp banyoyu terk etti. Aynada yüzüne bakarken ten renginin solduğuna, göz altı torbalarının şiştiğini görünce eline buz geçirip yüzüyle oynadı. Bugün fotoğraf çekimi vardı ve hortlak gibi gidemezdi. Dış görünüşünü toparladı ve okula yollandı.

Okul kapısından girerken küçük kwamisi "Hadi neşelen biraz, okula olduğun için mutlu olmalısın." diyerek bir umut genç adamla etkileşime girdi. "Bu bile yetmiyor Plagg."

Zilin çalmasına 2-3 dakika vardı. Sırasına oturur oturmaz etrafına bakmadan başını masaya gömdü. Nino'nun dürtmesiyle sesi kulaklarında çınladı. "Dostum, bu hal ne?"

Genç adam başını çevirip "İyiyim, yok bir şey." diyerek kestirip attı. Zil çalıp ders başladı. Dersin ilerleyen dakikalarında Adrien biri ile konuşması gerektiğini düşünüyordu. Marinette neden hala gelmemişti? Sarışının desteğe ihtiyacı vardı. Arka sıraya dönüp telefonuyla uğraşan Alya'ya soru yöneltti. "Marinette neden hala gelmedi?"

"Adrien, Marinette bundan sonra gelemez." Genç kız ellerini beline koyarak sevgilisinin sırasının önüne doğru eğildi. Dalgalı saçlarını arkasına atıp "Marinette, Çin'e taşındı, temelli."

Yeşil gözleri kocaman açıldı. "Ama neden? Üstelik kimseye haber vermeden..."

Alya, Nino'ya olup biteni dünden anlatmıştı. "Şöyle," dedi esmer çocuk ellerini tırnak yaparak. "Aşık olduğu bir çocuk vardı. Çocuk, çok yakın davranıp üzerine sevgilisi ile çıkmaya başlayınca dayanamadı."

"Çok acımış olmalı..." aniden gelen bir kararla sınıftan fırladı ve telefonundan genç kızı aradı.

Genç kız yeni hayatına uyum sağlayıp okula alışma cabası içindeydi. Okulun 3. teneffüsüydü. Telefonunun çalması ile yeni kaynaşmaya çalıştığı sınıfından birkaç dakikalığına ayrılması gerekiyordu. Ekrandaki yazıya baktığında yüzünü görmek, sesini duymak isteyeceği son kişinin adını gördü: Adrien Agreste.

Bir süre ekrana baktı. Sonrasında aramayı yanıtladı. "A-Adrien..."

"Nerdesin sen?" Hiddetle sormuştu. "Neden haber vermeden gittin?" Genç kızın nefesi daraldı. Boğazındaki yumruyu yok edip yutkundu. "Öyle olması gerekiyordu."

"Alya ve Nino bana bir şeyler çıtlattı."

"Ne?!" Yüksek sesle Fransızca çığlık atması dikkat çekiciydi. "Sakin ol Mari."

"Alya'yı gördüğüm yerde parçalayacağım. Kim olduğunu biliyor musun?"

"Hayır ama o çocuğun seni hak etmediği ortada. Çok iyi bir insansın, kıymetini bilmemiş olması acıtmış olmalı. O şer-

"Adrien laflarına dikkat et! Neyin ne olup olmadığını bilemezsin." Derin nefes aldı. "İnce düşüncen için teşekkür ederim. Şimdi dersim başlayacak. Görüşürüz!" Telefonun yüzüne kapanması ile dudakları büzüldü. Kara kwami ortaya çıkınca "Ne dedim ki ben şimdi?"

"At gözlüklerini çıkar, evlat."

"Plagg, ne demeye çalışıyorsun?"

"Kwamilerin susma hakkı vardır." deyip cebine girdi.

Neden herkes ona ters davranıyordu?

۞

Genç kız telefonunu cebine koyup arkadaşlarının yanına döndü. Öğle arası sırasında başını masaya koymuş, boşluğu izliyordu. Luna'nın yanına gelip oturması ve başını masaya koyması ile göz göze geldiler. "İlk günden keyfin niye kaçtı?"

"Yok bir şey." diyerek lafını geçiştirmesi ile telefonuna gelen bildirimi açtı. Ladyblog'tan gelen bir savaş bildirimiydi. Linki açtı ve izlemeye başladı. Kuzeninin yanaşıp savaşı izlemesi ve soru sorması bir oldu. "Kara Kedi'den mi hoşlanıyorsun?"

"Saçmalama! O bir kahraman."

"Evet ama sen buraya geldiğinden beri Ladyblog'tan çıkmaz oldun."

"En yakın arkadaşım bloğun sahibi." Gözlerini kaçırdı. "Marinette." Luna elini genç kızın elinin üstüne koydu. "Buraya aniden taşınma fikri tasarım değildi, değil mi?"

Bu sırada diğer ikiz geldi. "Ne oluyor burada?" Luna ayağa kalkıp Marinette'i işaret ederek "Mari'nin bir sorunu var." diyerek özetledi.

"Eve gidince konuşalım."

"Kızlar, kendime iyi bir kariyer yapmak istiyorum."

Bu ani çıkıştan sonra ikisi de sustu.

۞

Heloo!

Bölümü nasıl buldunuz canlar?

Sevdiyseniz oy/vote vermeyi ve yorum atmayı unutmayın.

Buysss!

-Luna

yazım tarihi [08.10.2023]








☆𝑩𝒂𝒏𝒂 𝑮𝒆𝒓𝒊 𝑫𝒐̈𝒏 𝑳𝒆𝒚𝒅𝒊𝒎 ➪ 𝐿𝑎𝑑𝑦𝑁𝑜𝑖𝑟On viuen les histories. Descobreix ara